Bel Fıtığı Ameliyatı Olmalı Mı?

on 16 Aralık 2014 Salı



Bel Fıtığı Ameliyatı Olmalı Mı?

Ciddi bel fıtığı sorunu yaşayanların çoğu, çevresindeki insanlardan, bel fıtığı ameliyatının çok riskli ve çok zor olduğu, bel fıtığı ameliyatı olanların düzelmediği, ameliyatın çözüm olmadığı gibi bir düzine asılsız ya da fazla abartılı cümleler duymuştur. İnsanlar abartmayı severler ve abartarak anlattıkları bir durumu anlattıkları kişilerde çevrelerine abartarak anlatınca ortaya "abartının abartısı" gibi içinden çıkılmaz bir durum ortaya çıkıyor. Sağlık konusunda bu konuda çok sıkıntı vardır. Falanca kırıkçı un ufak olmuş kemiği tedavi ediyor, bel fıtığı ameliyatı olup da iyileşen yokmuş, filanca adam eliyle böbrek taşını düşüyormuş doktorlar bile ona gidiyormuş gibi ipe sapa gelmez hikayeleri çevrenizde duyarsınız. Günümüzde tıbbında hergün yeni teknikler yeni alet ve cihazlar keşfedilmekte ameliyatlar daha başarılı, daha acısız ve daha kolay yapılmaktadır. Bel fıtığı da günümüzde mikrocerrahi denilen bir yöntemle daha az kesi ile ve daha başarılı gerçekleşmektedir. Mikrocerrahi yöntemiyle başarılı bir doktor tarafından yapıldıysa başarı oranı çok yüksektir. Söylenildiği gibi sakat kalma, felç olma gibi tehlikeleri yoktur. Her ameliyatın bir riski vardır ve bazı ameliyatlarda risk biraz daha fazladır. Bel fıtığı ameliyatının riski ve komplikasyonu azdır. Eğer doktor kontrolünde uzun süre fizik tedaviye rağmen bel fıtığından kurtulamadıysanız doktorunuz da onay veriyorsa ameliyattan çekinmemelisiniz. Tedavi edilmedikçe ağrılarınız artacak ve yaşam kaliteniz azalacaktır. Günün birinde hareket dahi edemeyecek hale gelebilirsiniz. Fıtığınız sinirlere baskı yapacağından bacaklarınızda ve diğer bölgelerde ağrılara ve uyuşmaları neden olabilir. Ağrılarla yaşamak zorunda değilsiniz.

Boyun Fıtığı Fizyoterapi İle Geçer Mi?



Boyun Fıtığı Fizyoterapi İle Geçer Mi?

Boyun fıtığı tedavisine ilk olarak korse uygulaması, bölgesel enjeksiyon, ilaç tedavileri, kızıl ötesi ışınlar, sıcak uygulamalar, ultrason ve egzersizlerde başlanmaktadır. Fıtık ancak çok ileri bir düzeye ulaşmamışsa fizik tedavi ile tedavi edilebilir. Boyun fıtığında ameliyata son çare olarak bakılır. Boyun fıtığının 1. ve 2. evrelerinde traksiyon dediğimiz çekme cihazına bile bağlanmaya gerek kalmadan uygun pozisyonlar verilerek, elektroterapi ile, kas güçlendirici fizik tedavi hareketleri ve hastaya önerilerde bulunularak tedavi edilebilir.
br /> İlgili aramalar: boyun fıtığı fizik tedavi ile geçer mi?

Boyun Fıtığı Ameliyatla Kesin Geçer Mi?



Boyun Fıtığı Ameliyatla Kesin Geçer Mi?

Boyun fıtığında ameliyata 10 hastadan sadece birinde başvurulmaktadır. Ameliyatın amacı omurilik ve sinirler üzerine baskı uygulayan fıtıklaşmayı tamamen ortadan kaldırmaktır. Fıtığın neden olduğu baskılardan kurtulunca ağrılar, uyuşmalar ve güç kayıpları da ortadan kalkar. Hasta sağlıklı haline kavuşur. Şu an ki tıp imkanlarıyla hastalar ameliyat olarak kesin sağlığa kavuşabilirler. Fıtığın ameliyatla geçmeyeceği söylentileri tamamen uydurmadır. Aksine bel fıtığı tedavisinde kullanılan yeni cerrahi teknolojiler ile olası komplikasyonların da önüne geçilmektedir. Ameliyat için mikrocerrahi gibi yeni ameliyat teknikleri kullanılırsa ve doktorunuz da deneyimliyse başarı hemen hemen kesindir. Fakat ameliyat sonrası dikkat etmeniz gereken kurallara uymazsanız, doktorunuzun önerilerini önemsemez ve uygulamazsanız sağlığa kavuşmanız mümkün olmayabilir.

İlgili aramalar: boyun fıtığı ameliyatla geçer mi? boyun fıtığı için ameliyat şart mı? boyun fıtığında ameliyat kesin çözüm sağlar mı?

Aldehit



Aldehit Nedir?

Karbonil gurubunun baş bağlarından akıl gurubu diğerinin de hidrojenle doyurulmasından oluşan bileşiklere Aldehit adı verilmektedir ve karbonil gurubu molekülün ucunda bulunmaktadır. Adlandırma yapılacağı zaman karbon atomlarını numaralandırmaya bu uçtan başlanmaktadır. Aldehit yüksek sıcaklıklarda alkollerin dehidrojenasyonundan elde edilmektedir ve adı da buradan gelmektedir. Kendine has özel bir kokusu bulunmaktadır.

Meyan Kökünün Faydaları



Meyan Kökünün Faydaları Nelerdir?

Meyan kökü sağlığa faydaları bitkilerden bir tanesidir ve oldukça önemli bir yere sahiptir. Bilhassa alternatif uzakdoğu tıbbında meyankökü hemen her bitkisel formülün içerisinde kendine yer bulmuştur. Yine batıda da meyan kökü bitkisel tedavi formüllerinde formülün vücut tarafından emilimini kolaylaştırmak için kullanılırdı. Dünyanın en kaliteli meyanı ülkemizde yetişmesine rağmen ülkemizde hakettiği değeri görmemekte, tarlalarda bahçelerde çıkan istenmeyen bir ot olarak görülmektedir. İstenmeyen ot olarak görülen meyan bitkisinin özleri bazı laboratuarlarda ayrıştırılarak değerinin onbinlerce katına satılmaktadır.

meyan kökünün faydaları
Meyan kökü öksürüğü giderir, boğazı yumuşatır, bağışıklık sistemini güçlendirir, enfeksiyona karşı vücudu korur, mide rahatsızlıklarına, özellikle gastrite ve mide ülserine iyi gelir. Krampları çözer, kabızlığa karşı oldukça faydalı bir bitkidir. Böbreküstü bezi hastalıklarında etkilidir. Virüslere ve virüslerin neden olduğu hastalıklara karşı da etkili bir silahtır. Düzenli kullanıldığında sivilceleri azaltır. Ateş düşürür. Karaciğerin zehirli atıkları süzmesine yardım eder. Öyle ki içerisinde bulunan bazı kimyasal maddeler ayrıştırılıp Hepatit ve Siroz gibi önemli hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Meyan kökünden yapılan meyan şerbeti çok güzel tadı olan serinletici bir içecektir. Bu içecek aşlama adı altında satılmaktadır. Meyan şerbetini satanlara da aşlamacı denilmektedir. Meyanın çayı da ağız içinde çıkan yaralara iyi gelir. Nezleyi atar. Sesi güzelleştirir. Dolaşım sistemini en ufak ayrıntısına kadar temizleyerek damar tıkanıklığı önler. Mikrodolaşımı da hızlandırdığından hücreleri yenileyerek cildi güzelleştirir, saçları canlılaştırır. Görüldüğü üzere meyan kökünün faydaları say say bitmiyor. Bir bitkiden çok her derde deva bir ilaca benzer.

Hamilelikte Depresyon Neden Olur?



Hamilelikte Depresyon Neden Olur?

Hamilelikte depresyonun oluşmasını kolaylaştırıcı ve aynı zamanda neden olan birçok etken vardır. Anne adayının kişilik özellikleri, çevresinden hamilelik sürecine ne kadar destek aldığı, hamilelik sürecini bekleyip beklemediği, bu duruma eşiyle birlikte nasıl karar verdiği gibi nedenler, bu etkilerden bazı önemli olanlarıdır. Anne adayının yaşamında daha önce bir takım travmatik olayların yaşanması veya depresyon gibi sinirsel bir rahatsızlığı daha önce geçirmiş olması hamilelik süreci ve sonrasında görülecek bir depresyonun, görülme riskini arttırmakta olan nedenler arasındadır.

hamilelikte depresyon, gebelikte depresyon
Hamilelik sırasında yaşanan depresyonlarda, bir takım endişeler, sıkıntılar ve takıntılar ortaya çıkmaktadır. Anne adaylarının gebelik süreçlerinin etkilerinin kolay veya daha zor şartlar altında olması kişiden kişiye değişen bir faktördür. Bazı gebeliklerde aynı süreç içerisinde bir takım sıkıntıları farklı şekillerde yani daha sıkıntılı veya daha kolay geçirebilirler.

Anne adayının çevresel faktörlerine, o an içerisinde bulundukları duygu durumlarına ve özellikle yakın çevresinden aldıkları desteklere bağlı olarak değişkenlik gösterirler. En önemli bulgular arasında olan hassasiyet, anne adaylarının yaklaşık yüzde sekseninde görülen bir bulgudur. Bunun yanı sıra, kaygılar, endişeler, korkular, sıkıntılar, güvensizlik hissi ve benzeri şikayetler anne adayları arasında yoğun şekilde görülmektedir.

Gebelikler sırasında anne adaylarının yaşadığı depresyonun şiddeti, aynı zamanda tedavi sürecinin belirlenmesinde de rol oynar. Orta şiddette görülen bir depresyonda çoğunlukla ilaç kullanımı gerekebilir. Şikayetlerin artmasına bağlı olarak mutlaka bir uzmana başvurulması gerekmektedir.

Papatyanın Faydaları



Papatyanın Faydaları

Papatya, bitkisel sağlık alanında çok eski dönemlerden günümüze kadar güvenle kullanılan bir bitkidir. Mayıs papatyası gibi türleri çok hoş kokar ve çoğumuz zaten bu koku sebebiyle bu çiçeğe aşığızdır. Bitkisel ürün satanlarda ve aktarlarda papatyayı kolaylıkla bulabiliriz fakat piyasada bulunan papatyaların neredeyse tamamı gerçek papatya değildir ve papatyanın içerdiği esas işimize yarayacak etken maddeleri içermezler. Papatyaya benzeyen kanaryaçiçeği gibi bitkiler papatya sanılarak kullanıldığında zehirlenmelere daha da kötüsü ölümlere neden olabilir. Bu sebeple güvenilir markalar dışında papatya kullanılmaması hayati önem taşır. Açıktan satılan papatyaların alınması tavsiye edilmez. Papatyaya neredeyse birebir benzeyen fakat içeriğindeki maddeler incelendiğinde papatya olmadığı anlaşılan pek çok bitki vardır. Hesap sorulabilirlik açısından markalı ürün kullanmak gerekir.

papatyanın faydaları, papatyanın yararları
Papatyanın faydaları sıralanırsa;

Papatyanın insanları rahatlatıcı, gevşetici, yatıştırıcı bir etkisi vardır. Bağırsak gazlarını giderir. Gaz sancısı sorunu yaşayan bebeklerde de yine markalı bilindik ürünler olması kaydıyla kullanılabilir. Karın ağrısı ve krampa iyi gelir. Mide rahatsızlıklarında kullanılabilir. İshali keser. İltihap kurutucudur. Ödem ve şişlikleri tedavi etmeye yardımcı olur. Hanımlar makyajını demlenip ılıtılmış papatya suyuyla temizleyebilirler. Cildi temizler ve ödem oluşmasını önler. Göz kapağı iltihaplarında suyu ile kompres yapılabilir. Saçları da canlandırır. Saçınızı kaynatılıp ılıtılmış papatya suyuyla yıkarsanız daha canlı saçlara kavuşabilirsiniz. Buğu yaparak sinüzit, nezle gibi hastalıklarda kullanabilirsiniz. Ateş düşürücüdür. Uykusuzluk sorununa faydalıdır. Kadınlarda adet düzensizliği şikayeti durumunda kullanılabilir.

Tüm bu mucizevi faydaları olan papatyayı demleyip içiyorsak günde 2-3 bardaktan öteye gitmemek gerekir. Mide bulantısı yapar ve başka sağlık sorunlarına da sebep olabilir. Hamile hanımlarda ağız yolu ile kullanılması tavsiye edilmez. Hamileler papatya yağını çatlakları önlemede ve tedavide kullanabilir, suyu ile ciltlerini temizleyebilirler.

Hamilelikte Ultrason Sakıncalı mıdır?



Hamilelikte Ultrason Sakıncalımıdır?

Yaklaşık otuz yıldır kullanılmakta olan Ultrasonografi, birçok hastalığın ön bulgularının yapılmasında ve özellikle hamileliğin safhalarının incelenmesinde yüksek önemde veri sağlayan araçlardır. Sürekli gelişmeye devam eden bir teknoloji olan ultrasonografi teknolojisinin anne ve bebek sağlığı üzerinde oluşturduğu, herhangi bir olumsuz etki günümüze kadar yapılan çalışmalarda tespit edilmemiştir.

Ultrason Anne ve bebek sağlığı üzerinde yüzde yüz olarak olumsuz etki yaratmamaktadır. Halk arasında bazı yanlış bilgilerin dolaşması, ultrason konusunda yanlış bir kanının oluşmasına da yol açmıştır. Bir ışın teknolojisi olmayan ultrasonografi, ses dalgalarının görüntüye dönüştürülmesi teknolojisidir.

hamilelikte ultrason, gebelikte ultrason
Gebelikler sırasında en az dört safhada ultrason kullanılması, bebeğin sağlıklı gelişip gelişmediğinin anlaşılabilmesi ve aynı zamanda hamileliğin annenin sağlığında oluşturduğu olumlu ve olumsuz etkilerin anlaşılabilmesi için gerekli görülmektedir. Gebeliğin ilk dönemlerin özellikle altıncı hafta dolaylarında girilen ultrason sonucu gebeliğin rahim içerisinde olup olmadığı ve bebeğin kalp atışlarının belirlenmesi için önemlidir.

İkinci olarak 12 ile 14. Haftalar arasında bebeğin sağlıklı gelişip gelişmediğini ve bazı anomalilerin ortaya çıkmasına sebep olabilecek ense kalınlığı gibi ölçümlerin yapıldığı ultrasonografidir. Bu ultrason sonucu bebekte oluşabilen birçok anomali tespit edilerek gerekli önlemlerin alınması hem bebek hem de anne sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır. Üçüncü olarak 22. İle 24. Hafta arasında yapılan ultrasondur ve bebeğin tüm organlarının detaylı şekilde incelenmesini sağlayan ultrasondur. Bebeğin gelişimin izlenmesi açısından çok önemli bir rol oynamaktadır.

İlgili aramalar: gebelikte ultrason çektirmek sakıncalı mı? hamilelikte ultrason bebeğe zarar verir mi?

Kilolu Bebek Sağlıklı Bebek midir?



Kilolu Bebek Sağlıklı Bebek midir?

Sağlıklı bir bebeğin kilosunun her şarta normal standartlar arasında olması gerekmektedir. Çok kilolu bebek demek sağlıklı bir bebek olduğu anlamına gelmemektedir. Bunun en belirgin örneği gebelikler sırasında yaşanan diyabet yani şeker hastalıklarına bağlı olarak, bebekte görülen olağandışı irileşmedir. Bu tür bebekler dört kilo ve hatta bazen daha da üzerinde bir ağırlıkla doğabilirler ve hem doğumdan hemen sonra, hem de ilerleyen dönemlerde birçok sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalabilirler.

Bebeğin doğum esnasındaki kilosuyla, sağlık sorunları arasında her zaman doğrudan bir ilişki vardır denilemez. Bazı durumlarda çok kilolu olmasına rağmen sağlıklı bir şekilde gelişip büyüyebilir, bazen de kilosu düşük veya normale yakın olan bebekler birçok sağlık sorununa sahip olabilir. Burada ki yaklaşım her bebeğin durumunu etkileyen faktörlerinde hesaba katılarak, kendi kişisel yapısına göre olmalı ve değerlendirilmelidir.

Kilosu fazla olarak doğmuş veya tam tersi olarak kilosu düşük olarak doğmuş tüm yeni doğan bebeklerde her zaman saf anne sütü ile beslenmesi gerekmektedir. Yeni doğan bebeklerdeki ilk ağırlık, gelecek için çok doğru bilgilerin oluşturulmasını sağlayamayabilir. Önemli olan düşük veya yüksek kilolu doğmuş olsa da ilerleyen dönemdeki gelişim aşamasıdır. Kilolu veya düşük kilolu olarak doğmuş olan bir bebeğin sağlıklı olup olmadığı özellikle doğumdan sonraki ilk haftalarda anne sütü ile beslenirken halen kilo alıp almadığının takip edilmesi önemli bir bulgudur.

2014 Göğüs Büyütme Ameliyatı Fiyatları



2014 Göğüs Büyütme Ameliyatı Fiyatları

Bazı kadınların göğüsleri ya küçük ya da hiç yok gibi bir şeydir. Göğüsler kadın için önemlidir. Erkeklerin kadında dişiliği ön plana çıkardığı için ilk baktıkları yerlerden bir tanesi de göğüsleridir. Kadınlarda bunu bildiği için silikonlu sütyenler takarak ve benzeri taktiklerle bu açağı kapatmaya çalışmaktadır. Fakat bunlar tam anlamıyla bir çözüm değildir. Kesin çözüm için küçük çapta ya da büyük çapta tıbbi müdahale şarttır.

göğüs büyütme ameliyatı fiyatları 2014, meme büyütme ameliyatı fiyatı
Küçük göğüslerinden şikayetçi olan bayanların özellikle ilgi gösterdiği göğüs büyütme operasyonları birçok estetiysen tarafından yapılmaktadır. Göğüs büyütme ameliyatı fiyatları $1750'dan (yaklaşık 3500 TL) başlayarak $4500'a (yaklaşık 9000 TL) kadar değişmektedir. Ameliyatın yapılacağı hastane ve doktora göre fiyat değişimleri görülmektedir. İstenilen ölçülerde yapılan ameliyatlar sonucu hastalar kısa zamanda iyileşerek istedikleri görüntüye kavuşmaktadır.

Akomodasyon Nedir?



Akomodasyon Nedir?

Gözde uyum bozukluğu olarak açıklayabiliriz. Gözün yakın ve uzak arasındaki cisimleri gören noktasına dönüştürmek için yapılan netleştirmedir. Akomodasyon birçok sıkıntılara sebep olmaktadır. Günün sonunda görülen baş ağrıları, gözlerde çabuk yorulma, okumaya isteksizlik, uzaklık tahmininde tutarsızlık, okuma sırasında karşıya baktığı zaman görmeyi toparlayama gibi sıkıntılar yaratmaktadır. Akomodasyon bozukluğunu fotoğraf makinesindeki netleştirmeye benzetebiliriz.

Üzüm Çekirdeğinin Faydaları



Üzüm Çekirdeğinin Faydaları

Üzümün çok faydalı olduğunu hepimiz biliriz ama bazılarımız çekirdeğini sevmezler. Hatta sırf çekirdeğini sevmedikleri için çarşı pazar çekirdeksiz üzüm arayanlarımız vardır. Halbuki üzüm çekirdeği o kadar faydalıdır ki Avrupa'nın bazı bölgelerinde ilaç olarak satılmaktadır. Üzüm çekirdeğinin bileşiminde bol miktarda prosiyanidin bileşimi bulunur. Sadece içeriğindeki bu madde ile yüzlerce hastalığa karşı bir koruma sağlayabilirsiniz. Bu madde antioksidan özelliktedir ve bilinen en kuvvetli antioksidan maddelerdendir. Öyle ki bazı bilimsel çalışmalar sonucu E2 vitamininden yaklaşık 50 kat güçlü olduğu görülmüştür. Bu madde hücreleri ve damarları yeniler. Hastalıkların bir çoğunu antioksidan maddelere sahip besinleri tüketerek önlemek mümkündür. Damarları canlandırması çok önemlidir çünkü damarlarımız vücudumuzun en uç noktasına kadar giderek oralara kan yani ihtiyaç duydukları besini, oksijeni taşırlar. Damarların zayıflaması, yaşlanması, taşıdığı kanı sızdırması hastalıkların başlamasına neden olacaktır. Kanın vücutta düzgün bir şekilde akmaması kalp kasına zarar verebilir.

üzüm çekirdeğinin faydaları, üzüm çekirdeğinin yararları
Ödemleri giderir.

Diş eti kanamalarını önler.

Gözdeki kanlanmaları önler. Görmeyi iyileştirir. Daha keskin bir bakış sağlar. Göz kamaşmasını da önler. Uzun süre bilgisayar başında kalanlar göz sağlığı için üzüm çekirdeğinden mutlaka faydalanmalıdır.

Fazla iş yapmadığınız halde gece yorgunluğu yaşıyorsanız üzüm çekirdeği aradığınız şey.

Bacaklarda şiş, karıncalanma hissi ve kramplara iyi gelir.

Cilt sağlığı ve güzelliği için de önemlidir. Cilt sarkmalarını ve kırışıklıkları önler. Cildin elastikiyetini ve yapısını muhafaza etmesine yardımcı olur. Kozmetik sanayinde de üzüm çekirdeğinin özü kullanılır. Cildiniz solgun ve cansız görünüyorsa mutlaka deneyin. Bir şey kaybetmezsiniz.

Kanser hastalıklarına yakalanma şansını azaltır.

Kalp sağlığınız için de üzüm çekirdeğinden faydalanın. Kalp krizi geçirme riskinizi azaltın.

Yüksek tansiyon ya da diğer adıyla hipertansiyon sorunu olanlar tüketmelidir.

Şeker sorunu yaşayanlara da tavsiye edilir.

Vücutları kolay kanayan ve kolay moraranlar kullanmalıdır.

Hemoroid ve varis gibi hastalıkların tedavisinde üzüm çekirdeği faydalı bir ilaçtır.

Tüm bu faydaların tamamına yakını üzüm çekirdeğinin sadece 2 özelliğinden ileri gelir. Bunlar; antioksidan ve damar onarıcı özellikleridir. Vücuda giren zehirli maddeleri etkisizleştiren antioksidanlar ve vücudu ayakta tutan damarlarımız.

Bu yazıdan sonra üzüm yerken çekirdeğini ayıklamanın ne kadar büyük bir ahmaklık olduğunu anlaşmışsınızdır umarım. O kadar para verdikten sonra insanın sapını bile yemesi lazım :) En iyisi bir daha ki sefere biraz acımsı olsa da iyice çiğneyerek çekirdeğini de mutlaka tüketin.

Presbiyopininin Tedavisi Nedir?



Presbiyopininin Tedavisi

Bu konuda birçok tedavi yöntemi bulunmaktadır, ancak bu tedavilerin bazılarında avantaj, bazıları ise dezavantaj vardır. Tüm dünyada kullanılan en güvenilir yöntem olarak Kamra göz içi multifokal mercek operasyonları ile presblasik lazer tedavileri başarı ile yapılmaktadır.

presbiyopinin tedavisi
Presbiyopinin tedavi seçenekleri arasında cerrahi tedavi, Kamra Inlay tedavisi, Multifokal göz içi lens tedavisi, presbylasik tedavi, Monovizyon excimer lazer tedavisi, akomodatif lensler tedavi yöntemleri arasında yer almaktadır.

Adenit



Adenit Nedir?

Boyundaki lenf damarlarının şişmesi ile meydana gelen iltihaplı şişmeye adenit denir. Mikro organizmalar üst solunum yolu, dişlerden ya da travma yolu ile nadir olarak da kan yolu ile lenflere ulaşmaktadır. Hafif vakalarda klinik tanı yeterli olmaktadır. Ancak antibiyotik tedavisine cevap vermediği zaman iğne aspirasyonu gerekmektedir. Büyüme devam ettiği zaman değişik tedavi yöntemlerine başvurulacaktır.

Gebelikte Diyet Yapılır Mı?



Gebelikte Diyet Yapılır Mı?

Gebelik döneminde her ay anne adayı belirli ölçülerde kilo alır. Diyetin hamilelik döneminde yapılması doğru değildir fakat gebe kalmaya karar vermeden önce ideal kiloya ya da yakın bir ağırlığa ulaşıp sonrasında gebe kalmak yerinde bir hareket olacaktır. Aşırı kilonuz varken gebe kalmanız hem sizin için hem de bebeğin sağlığı açısından sıkıntılar oluşmasına neden olabilir. Fiziksel anlamda da aşırı kilolarla karnınızdaki bebekle zorlanırsınız. Fazla kilolarınız var ve gebe kaldıysanız doktorunuzun ile birlikte bir diyetistenden yardım alarak günlük ihtiyacınız olan besinleri eksiksiz alarak daha fazla kilo almadan gebeliğinizi geçirebilirsiniz. Hatta birazda ileri giderek hafif sporlar ve hafif egzersizler yardımıyla zayıflayabilirsiniz. Unutmayın ki ağır bir gebelik diyeti uygulamak hem sizin sağlığınızı hem de bebeğin sağlığını tehlikeye atabilir. Bu riski göze almak fırtınalı havada bebeğinizle uçurumun kenarında durmayı göze almaktan farklı değildir.

hamilelikte diyet yapılır mı, gebelikte diyet zararlı mı
Vücudunuzun karbonhidratlara, yağlara, vitaminlere, minerallere ve proteine belirli oranlarda ihtiyacı vardır. Bunların her birinin eksikliği siz de ve bebekte çeşitli sorunlara neden olabilir. Bu sorunlar bebeğiniz doğduktan sonra telafisi olamayacak sağlık sorunları da olabileceğinden doktorunuzun bilgisi dışında kesinlikle hamilelikte diyet yapmaya çalışmayın.

İlgili aramalar: hamilelikte diyet yapılır mı? gebelikte diyet yapmak zararlı mıdır? hamilelikte zayıflamaya çalışmak bebeğe zarar verir mi?

Hamilelikte Kramplar



Hamilelikte Kramplar

Gebelikler sırasında ortaya çıkan Kramplar sık görülen bir durumdur. Gebe bayanların krampların geldiğini önceden hissetmesi durumunda alabilecekleri en iyi önlem sol tarafa doğru yan yatış pozisyonuna geçmeleridir. Bu pozisyondayken bacaklarını yukarı doğru kıvırmaları, hem bebek, hem de anne adayı açısından en rahat pozisyondur ve krampların etkisinin çok daha az olmasını, kısa süreli olmasını sağlar.

hamilelik krampları, gebelik krampları
Hamilelik sırasında sırt üstü yatış pozisyonu iç organlarına ve özellikle toplardamarın üzerinde var olan baskının iyice artmasına sebep olmaktadır ve bu durum yaşanacak krampların daha fazla ve daha uzun süreli olmasına sebep olacaktır. Bu nedenlerle yan yatış pozisyonu iç organların en rahat olacağı pozisyon olarak, krampların daha az şekilde ve daha kısa süreli yaşanmasında etkilidir.

Bununla birlikte sürekli yan yatmak mümkün olmadığından, çeşitli yastıklarla desteklenmiş bir sırt üstü yatış pozisyonu da aralıklarla kullanılmalıdır. Gebeliklerde yaşanan krampların nedenleri, normal yaşam sırasında görülen kramplardan biraz daha farklıdır. Özellikle gebeliğin son dönemlerine doğru, bebeğin kalsiyum, magnezyum gibi minerallere olan ihtiyacının artması ve anne adayının bu mineralleri yeterli miktarda almıyor olması yaşanacak krampların nedeni olabilir. Gebeliğin ilerlemesine bağlı olarak bebeğin büyümesiyle beraber, toplardamar sistemine olan basının ve sıkıştırmanın artması ve dolayısıyla, bacaklardaki kan dolaşımının azalması kramp nedenlerinden bir diğeridir. Krampların sık ve uzun süreli yanması durumunda mutlaka bir uzmandan yardım ve öneri alınmalıdır.

Hamilelikte Avuç İçlerinde Kızarıklık



Hamilelikte Avuç İçlerinde Kızarıklık

Gerek hamilelik döneminde olsun gerekse hamilelik dışındaki diğer zamanlarda olsun avuç içi kızarıklıkları genellikle karaciğer kaynaklı hastalıkların bir belirtisi olarak karşımıza çıkar. Tabi ki bu her zaman ortada bir karaciğer hastalığı olduğuna kesin olarak işaret etmez. Hamilelikte avuç içi kızarıklık, ortada hiçbir sağlık sorunu yokken hamileliğin kendi doğasından dolayı görülebilir. Hamilelikte görülen bu kızarıklıklar bazen kaşıntı da yapar. Genelde avuç içleri kızarsa da bazen ayak içleri de kızarabilir.

hamilelikte avuç içinde kızarıklık, hamilelikte avuçların kaşınması
Hamilelikte ortaya çıkan avuç içi kızarıklığı hormonsal nedenlere dayandırılır. Kanda bulunan ötrojen hormonunun artması sonucu görüldüğü düşünülmektedir. Bazen kızarıklıkla birlikte şiddetli kaşıntılar da ortaya çıkar. Bu tür durumlarda doktorunuzun tavsiye edeceği bir krem kullanarak rahatlayabilirsiniz. Krem sürerek bu sıkıntıdan kurtulamadıysanız tekrar doktorunuza bu durumu anlatmalısınız. Doktorunuz gerekli tahlillerinizi yaptıracak sizde kızarıklık ve kaşıntının sebebini arayacaktır. Böylelikle uygun tedaviyi vererek sizin bu zorlu süreci daha kolay atlatmanızı sağlayabilir.

Gebelikte Zeka Testi



Gebelikte Zeka Testi

Gebelik sırasında yapılan ikili test, üçlü test gibi testlere genel olarak “zekâ testi” adı verilmektedir. Bu testlerin asıl ismi ise “doğum öncesi tarama testi” olarak geçmektedir. Halk arasında ki ismi zekâ testleri olsa da bu testler bebeğin zekâsını ölçmek için değil, bebeğin kromozom bakımından bir bozukluğu olup olmadığını, down sendromu olup olmadığını belirlemek için yapılmaktadır. Gebelik sırasında, bebeğin zekâ seviyesinin ölçülebileceği herhangi bir test ve benzeri uygulama bulunmamaktadır.

gebelikte zeka testi, hamilelikte zeka testi
Doğum öncesi tarama testlerinde olumsuz bir sonuç çıkmayabilir. Lakin olumsuz bir sonuç çıkmasa bile bebekte bazı zekâ geriliği oluşturacak durumlarda vardır. Yani bu testler sadece bazı kromozomsal hastalıkları belirleyebilmektedir. Gebelik döneminde oluşan bazı hastalıklarda anne rahmindeki çocuğun zeka geriliğine sebep olabilir. Yani bu testlerden alınacak sonuçlar çocuğun zekâ geriliğini anlamada tam anlamıyla yeterli olmayacaktır.

Doğum öncesi tarama testlerinden ikili test 11. hafta ile 14. hafta arasında yapılmaktadır. Üçlü veya dörtlü test ise gebeliğin 16. haftası ile 20. haftası arasında yapılır. Bu yapılan testlerde yanılma payı da bulunmaktadır. Yani test sonuçlarına göre normal gözüken bir bebeğin hasta olma ihtimali, anormal gözüken bir bebeğinde normal doğma ihtimali vardır. Testlerin yanılma paylarını azaltmak için bazı uygulamalarda bulunmaktadır. Amniyosentez gibi yöntemlerle yanılma payları azaltılabilir. Bu testleri başvuracağınız bir kadın doğum uzmanı sayesinde öğrenebilir ve daha detaylı bilgi sahibi olabilirsiniz.

Hamilelikte Risk Faktörleri



Hamilelikte Risk Faktörleri Nelerdir?

Günümüz de tıbbın ilerlemesiyle anne adayları, hatta hamile olmayan bayanların bile artık uzmanlar tarafından yapılan tetkikler sonucu kişinin hamileliğinin az riskli mi yoksa çok riskli mi olacağı anlaşılabilmektedir. Risk faktörleri, anne adaylarının ve ya anne olmak isteyen kişilerin jinekolojik olarak muayene edildikten sonra hangi risklerin olduğu rahatça gözlemlenmektedir. Örneğin rahim ağzında oluşan tümörler, gebe bayanın erken doğum veya düşük yapma riskini arttırmaktadır. Yumurta kistlerine bakılarak hamileliğe engel teşkil edeceği gibi hamilelik dönemin de risk oluşturacak şekilde yumurta kistleri bayanlarda görülebilmektedir.

Ayrıca kişinin annesinin, ablasının ve ya kardeşinin hamilelik dönemlerin de yaşadıkları riskler ve sorunlar da uzman doktorlar tarafından dikkate alınmaktadır. Bunun yanı sıra ailesin de şeker hastalığı olan kişi ve ya genç yaşta kalp rahatsızlığı olan bir aile ferdinin olup olmaması da uzmanlar tarafından sorulmakta ve not edilmektedir. Bundan sonra anne adayına veya anne aday adayına herhangi bir hastalığı olup olmadığı sorulmaktadır. Ciddi kalp rahatsızlığı, hipertansiyon ve ya şeker hastalığı olan bayanlar da hamilelik riski daha fazla olmaktadır. Ayrıca kişinin kilosu dikkate alınmaktadır. Kişi aşırı kiloluysa hamilelikte sorun oluşma riski fazla olacağı gibi, az kiloluysa da bu da hamilelik dönemin de bazı sorunların oluşmasına neden olabilmektedir. Bu gibi bilgilerin öğrenilmesiyle, kişi hamile kalmadan hamilelik riskinin ne derecede olacağı bilinmektedir.

Kadınlarda Yumurta Dondurma İşlemi Nasıl Yapılır?



Kadınlarda Yumurta Dondurma İşlemi Nasıl Yapılır?

Kadınlarda üreme hücresine yumurta adı verilir. Bu yumurta dondurup saklanabilme özelliği sağlamaktadır. Yumurta hücreleri daha sonra istenildiğinde kullanılmaya devam edilebilir. Kadınların yumurta üretimi doğumdan sonra da devam etmektedir. Bu yumurta üretimi menepoza kadar devam etmektedir. Bu yumurtalardan alınan örnekler saklanırsa istenilen zamanda tüp bebek yöntemi ile tekrar kullanılabilmektedir. Yumurta aslında bir hücredir. Yani vücudun bir parçasıdır. Vücudumuzun en büyük hücresi olan yumurta dondurulduktan sonra yıllarca bozulmadan saklanabilmektedir. Bu işlemler sonucunda yıllar sonra tekrar kullanılmak için çözme işlemi yapılarak tekrar kullanılabilir hale getirilmektedir. Bu çözme işleminden sonra tüp bebek tedavi yöntemi ile yumurta erkekten alınan sperm ile döllenir ve yumurta artık anne rahmine yerleştirilerek gelişim süreci başlar.

kadınlarda yumurta dondurma nasıl yapılır
Yumurta dondurma işlemi genellikle ani dondurmalar ile yapılmaktadır ve yumurta ne kadar hızlı dondurulursa o kadar sağlıklı kalmakta ve yıllarca kendini koruyabilmektedir. Bu yöntem genellikle kullanılmamaktadır. Fakat ileride risk oluşturabilecek bir durum düşünüldüğünde Bu koşulda mutlaka kadından alınan yumurta dondurulmalıdır. İleride erken menopoz olacak bir ihtimal var ise bu nedenden dolayı dikkatli olunmalı ve mutlaka bu işlem yapılmalıdır.

Yumurta dondurma işlemi genelde erken yaşlarda yaptırılırsa daha garanti olur çünkü doğurganlık yaş ilerledikçe azalmaktadır. Bu nedenden dolayı ne kadar erken yumurta dondurulursa çocuk olması o kadar kolay ve daha az maliyetli olur.

Sezaryen Öncesi Hazırlıklar



Sezaryen Öncesi Hazırlıklar

Sezaryen olmak için hastaneye gidilmeden önce yapılması gereken bazı hazırlıklar vardır. Bunlar ameliyat olacak kişilerin yapması gereken hazırlıklara benzemesine rağmen yine de farklılıklar göstermektedir. Bunların nedeni sezaryen işleminde doğum gerçekleşmesinden dolayıdır. Söyleyeceğimiz hazırlıklar tarihi belirlenmiş sezaryenler için geçerli olmakta, ani sezaryenler için bu hazırlıklar yapılmamalıdır.

Çoğu zaman doktorlar ameliyat olacak hastalara, ameliyattan önce duş almasını önerir. Bu hijyen açısından çok önemli bir husus olmakla beraber, enfeksiyon riskini de beraberinde getirmektedir. Bu gibi nedenlerden dolayı hastadan sezaryen öncesi duş alması istenir.

sezaryenle doğum öncesi hazırlık
Sezaryen ameliyatına bir hafta veya birkaç gün kala genital bölgeye veya karına ağda(traş) yapılması münasip değildir çünkü burada ağda veya traş sonrası oluşacak yaralar ameliyat sırasında enfeksiyon kapabildiği için doktorlar tarafından tavsiye edilmemektedir. Gerekirse bunu hastane personeli yapacaktır.

Önemli hastalıkları olan hastalar ,örneğin diyabeti,guatrı,hipertansiyonu olan hastalar mutlaka hastaneye yatış yapacaklarsa bu ilaçları yanlarına almalılardır.

Bir diğer önemli husus ise hastaneye yatış yapacak hastaların yanlarına ameliyat çantası almaları gerekmektedir.Bu çanta içinde bebeğe lazım olacak eşyalar ve hastalara lazım olacak eşyalar olmalıdır.Ayrıca sezaryen yapmak için hastaneye gidecek hastalara o ana kadar yapılan tahliller ve gebelik dosyasının, hastanın yanında götürmesi çok önemli bir husus olmaktadır.

Ameliyata 1 gün kala gebe bayanın hiçbir şekilde alkol ve sigara ve doktorun tavsiye ettiği ilaçların dışında hiçbir ilaç almaması gereklidir.

Sezaryenden Sonra Yapılanlar



Sezaryenden Sonra Yapılanlar

Sezaryen bir doğum yöntemidir fakat aynı zamanda ameliyattır. Sezaryen ameliyatından hemen sonra bebek ısıtıcı altında temizlenmelidir. Eğer yolunda gitmeyen bir şey varsa ve gerekiyorsa ameliyat odasında çocuk doktoru tarafından muayene edilmelidir. Gerek yoksa daha sonra serviste annenin yanında da muayene edilebilir. Bazen daha ciddi sorunlarda bebeğin yoğun bakım ihtiyacı olur. Bu tür durumlarda bebek varsa hastanenin kendi bünyesindeki yoksa da dış merkezdeki bir yenidoğan servisine transfer edilir.

Eğer bu işlemlere gerek duyulmuyorsa bebek gayet sağlıklı ise ameliyattan sonra anneye teslim edilir ve anne ile teması sağlanır. Sezaryenden sonra genellikle 6-7 saat sonra annenin sulu gıdalar yemesine izin verilir fakat bu saate kadar ağızdan hiçbir yiyecek içecek alınmaz. Yine de bu süre hastadan hastaya ve doktordan doktora değişebilmektedir. O yüzden doktorun direktiflerine göre hareket ediniz.

Genellikle ameliyattan 6 saat sonra idrar sondası çıkarılır ve hastanın ayağa kalkmasına izin verilir. Ameliyattan hemen sonra altı ve on iki saat süreyle serum ve damardan serum uygulaması yapılır. Bu çok önemli bir işlem olmaktadır. Hastanın kendini daha çabuk toparlaması ve güç kazanması için yapılır. Anneye ağrıları için ağrı kesici verilir. Ciltte kesi olduğu için ağrılar olur. Günümüzdeki ağrı kesiciler daha etkili olduğundan ağrıları daha iyi hafifletir. Hep 6 saat diyoruz ya sezaryenden sonra yürümek için de bu 6 saatlik süreyi beklemeliyiz. Biraz karın bölgesinde ve kasıklarda ağrımız olabilir fakat bu normaldir. Sezaryenin ertesi günü ağrılar baya bir geriler. 1-2 hafta içerisinde rahat bir şekilde yürümeye başlanabilir.

sezaryen doğum nasıl yapılır
Sezaryen ameliyatından sonra bazı çiftlerde kan uyuşmazlığı görülebilir. Kan uyuşmazlığı olan çiftlerde bebeğin kanına bakılır eğer bebeğin kan gurubu + ise sezaryen yapmış olan hastaya kan uyuşmazlığı iğnesi yapılmalıdır. Bebeğin kan grubu anne ile aynı çıkarsa kan uyuşmazlığı iğnesi yapılmasına gerek yoktur.

Çoğunlukla ameliyattan 24 saat sonra veya 48 saat sonra yara yerindeki bandaj açılır. Bu konuya doktor karar vermektedir. Bandajı çıkarmadan önce doktorunuza danışınız.

Hindistan Cevizi Yağının Faydaları



Hindistan Cevizi Yağının Faydaları

Günümüzde sağlığa faydalı olduğu söylenen fakat faydası olmayan o kadar çok yağ vardır ki bunların çoğunda zaten etiketinde belirttikleri maddenin ne kendisinden ne de yağından eser yoktur. Bu kadar sağlıksız yağın içerisinde hindistan cevizi yağı sizin için bir alternatif olabilir.

Hindistan cevizi yağı kalp sağlığına iyi gelir, bağışıklık sistemini güçlendirir ve size bol miktarda enerji sağlar. Önemli bir artısı da tadının güzel olmasıdır :)

hindistan cevizi yağı
Hindistan cevizi yağı cildiniz için biçilmiş kaftandır. Losyon olarak kullanır cildinize sürerseniz cildinize tazelik ve nem kazandırır. Kuru ciltler için denemeniz gerekir. Kuru cilde sahip olan ve hindistan cevizi yağı kullanmış bir çok kişinin hindistan cevizi yağı hakkında olumlu görüşü vardır. Pul pul dökülen bir cildiniz varsa hindistan cevizi yağını cildinize sürün ve hafifçe ovalayarak yedirin. Yine çatlamış dudaklar için bakım kremi arıyorsanız bu yağı sürün. Aynı şekilde tırnak bakımı içinde kullanın. Dudaklarınızda güzel bir tat ve koku da bırakacaktır. Bu yağın yaşlanmayı geciktirici etkisi de vardır. Ayrıca tamamen doğal hindistan cevizi yağını göz makyajınızı temizlemek için de kullanabilirsiniz. Gerçekten de makyaj temizleme konusunda çok etkilidir. Saç bakımı içinde tavsiye edilen bir üründür. Saçlarınıza sürdüğünüz yağı 10 dakika bekletip daha sonra şampuanla saçınızı yıkayabilirsiniz. Cilt yaralarına sürüldüğünde iyileşme sürecini hızlandırdığı da söylenmektedir.

Hindistan cevizi yağı piyasada çok kolay bulunan bir yağ değildir ve sahtesi de çoktur. Tamamen doğal bir ürün değilse beklediğiniz etkiyi alamayacağınızı unutmayın.

Doğum Sırasında Görülebilen Riskler



Doğum Sırasında Görülebilen Riskler

Anne adayları normal doğumu tercih etmelerine rağmen bazı durumlar da sezaryene başvurulmaktadır. Bebek bazı durumlardan dolayı doğum kanalına ilerleyemezse, Rahim ağzı yeterince açılmazsa veya bebeğin kalp atışlarının yavaşlaması ve nefes alıp alamadığı konusunda uzmanların endişeleri ve gözlemleri mevcutsa acil olarak sezaryen ile bebeğin çıkarılması gerekmektedir. Ayrıca normal doğum veya sezaryen doğumdan sonra bazı sebeplerden dolayı durdurulamayan kanamalar gözükmektedir. Durdurulamayan kanamalara günümüzde ender rastlanmaktadır. Fakat böyle bir durumla karşılaşıldığı zaman ayrı bir operasyon yapılması gerekmektedir. Ayrıca doğumdan sonra bebeğin eşiği çıkmazsa ayrı bir operasyon yapılmasına ihtiyaç duyulacaktır. Bebeğin eşiğinin çıkmaması sorunu da günümüz de ender rastlanmaktadır.

Normal doğum ve ya sezaryen doğumlar da genel anestezi verilmesine bağlı olarak doğum yapıldıktan sonra uyanamama gibi sorunlar da görülmektedir. Fakat günümüz de ameliyatlar son teknoloji ile yapılmasından ve anne adaylarının genç olmasından dolayı uyanamam gibi bir durum söz konusu bile değildir.Sezaryen doğumlarda ise yine doğum esnasın da ve doğumdan sonra bazı ender sorunlarla karşılaşılmaktadır. Sezaryen doğumdan sonra yara yerinin açılması, yara yerinin yangı kapması, yine çok ender görülen idrar torbasının yangı kapması ve yaralanması ve ya çok riskli ve zorlu bir ameliyat ya da çok hızlı bir ameliyat geçirildiyse, buna bağlı olarak bağırsak yaralanmaları veya idrar kanalının yaralanması gibi sorunlar meydana gelebilmektedir.

Aerofaji



Aerofaji Nedir?

Aerofaji hava yutma anlamına gelmektedir. Çeşitli nedenlerden kaynaklanan ve gürültülü geğirtiler gösteren karmaşık bir olgudur. Bu hastaların incelemelerinde geğirtilerden önce hava yutarak yemek borusuna dolduğu görülmektedir. Havanın önemli bir bölümü kaltr ve ağızdan gürültülü şekilde çıkarılmaktadır. Aerofaji bazen karın ve göğüs boşluğunu etkileyen hastalıklara bağlı olmaktadır. Bunun bilincinde olmayan hasta gaz oluşumunun fazlalığı ve sindirim bozukluğu olarak algılamaktadır.

Hamilelikte Tırnak Kırılması



Hamilelikte Tırnak Kırılması

Hamilelik döneminde vücut hormon dengesindeki değişiklikten dolayı kimi hanımlarda tırnaklar hızlı bir şekilde uzar. Tırnakların hızlı uzaması sonucu tırnaklar yeteri sağlamlığa sahip olmayabilir, tırnaklarda incelme ve kırılmalar görülebilir. Doğum sonrası kendiliğinden eski haline dönecek bu durum için bazı önlemler almak mümkündür.

Gebelikte tırnak kırılmasından şikayet ediyorsanız öncelikle beslenmenize önem vermeniz gerekir. Tekdüze beslenmek yerine dengeli beslenmek hem sizin sağlığınız hem de bebeğinizin sağlığı için oldukça önemlidir. Şimdi tırnaklar için neler yapabileceğimize bir bakalım.

hamilelikte tırnak kırılması, gebelikte tırnak kırılması
Aslında bir B grubu vitamin olan Biotin ya da H vitamini olarak bildiğimiz cildi, saçları ve tırnakları güçlendirip güzelleştiren vitamini doktorunuza danışarak kullanabilirsiniz. Fındık, ceviz, badem, soya fasulyesi, yumurta, mantar, muz, avokado, et, tavuk, mantar, kuruyemişler, kaşar peyniri, süt ve tahıllı yiyeceklerde bulunan bu vitamini yeteri kadar aldığınızdan emin olun. Kalsiyum ve biotin desteği oldukça iyi gelecektir.

Tırnaklar için özel olarak üretilmiş bazı nemlendirici kremleri kullanmak tırnaklarınızın daha esnek olmasını sağlar. Böylece kırılmalar önemli ölçüde azalacaktır.

Ayrıca bu dönemde; tırnaklarınızı ısırıyor ya da yiyorsanız bu kötü ve bir hanımefendiye yakışmayan alışkanlıklardan hemen sonsuza dek vazgeçin. Elinizde çok fazla deterjan ve sabun gibi kimyasallara maruz bırakmayın. Elleriniz ve tırnaklarınız her daim kuru ve temiz olsun. Hamilelikte tırnak kırılması sorunu için tırnaklarınızı da fazla uzatmayın çünkü tırnaklar ne kadar uzun olursa o kadar kolay kırılır. Yatağınıza uyumak için girmeden bir 5 dakika önce tırnaklarınıza bir bakım kremi sürün.

Afaki



Afaki Nedir?

Katarak cerrahisi ile göz merceğinin çıkarılması durumudur. Katarak göz içindeki merceğin bazı sebeplerden dolayı şeffaflığını kaybederek bulanıklaşmasıdır. En sık yaşa bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Bunun yanı sıra sigara kullanımı, göz ve kafa travmaları, ağır hastalıklar, Metabolik hastalıklar ve beslenme bozuklukları sonucu da ortaya çıkmaktadır. Ender olarak da doğumsal olabilmektedir.

Yapraklar Yeşerip Hayat Tazelenirken Cildinizi Onarın



Bahar geldi çattı. Mevsim geçişleriyle baş gösteren fiziksel değişikliklerle de karşı karşıya kaldık. Bu değişikliklerin şüphesiz en büyüğü cildimizde yaşanıyor. Mevsim geçişlerinde cildimizin nem dengesinde önemli değişiklikler yaşanır. Cildi kuruluktan pul pul dökülen de vardır, cildinin çok yağlı olmasından şikayet eden de. Siz de büyük ihtimalle bu sorunların birinden şikayetçisiniz. Cildinizde meydana gelen bu değişikliklerin önüne geçmek için tek bir yol var, o da cilt bakımı. Ne öneriyorsun dediğinizi duyar gibiyim. Anlatayım:

Yeni çıkan cilt bakım ürünlerini hepimiz deniyoruz, takip ediyoruz ama cildimizi uzun zamandır tanıyan ve koruyan bir marka var: Vaseline! 140 yılı aşkın süredir bizimle birlikte olan, nesilden nesile geçen bu ürün bize gerçek nemlendirmeyi sağlıyor. Vaseline markası şimdi de, üçlü saflaştırma yöntemiyle geliştirdiği Türkiye’deki en saf Vaseline Nemlendirici Jel’i bize sunuyor.

Vaseline Nemlendirici Jel, 3 kat saflaştırılmış formülü sayesinde piyasadaki diğer kremlere göre çok daha iyi sonuçlar veriyor. Üstelik sadece cilt nemledirmede değil; yara bakımı, pişikler, dudak bakımı gibi durumlarda da iyileştirici etki gösteriyor.

Son olarak, size çok mutlu olacağınız bir haber daha vereceğim: Hepimizin bayıldığı Vaseline’in Cocoa Butter losyonu ve kremine şimdi de Nemlendirici Jel’i eklendi! Bu harika ürünü cildinizi ve dudaklarınızı nemlendirmek için her gün kullanabilirsiniz.

Siz de bahar gelirken taptaze bir cilde kavuşmak istiyorsanız Vaseline Nemlendirici Jel’e tüm marketlerden ve eczanelerden ulaşabilirsiniz.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

Hamilelikte Tırnak Morarması



Hamilelikte Tırnak Morarması

Hamilelik döneminde tırnaklarda morarma sık rastlanılan bir durum değildir ve hamilelikle ilişkilendirilmesi oldukça zordur. Tırnaklarda morarma var ise genellikle hamilelik dışında başka bir nedenden dolayıdır fakat bebeğin gelişimiyle birlikte içeride organlara ve damarlara yapacağı basınç da buna neden oluyor olabilir. Bebeğin baskısıyla olma ihtimali epey düşüktür. Bu sebeple hamilelikte tırnak morarmasından ziyade tırnak morarmasının genel sebeplerine bakalım.

Eğer tırnağınızı sert bir şekilde bir yere çarpar, darbeye maruz bırakır ya da kapı arası ve benzeri bir yerde sıkıştırırsanız morarır. Bu tip morarmalar bir süre sonra kendiliğinden iyileşir. Sadece iyileşme sürecini hızlandırmak için doktora gidebilirsiniz.

Tırnakta morarmanın diğer önemli bir nedeni tırnakların olduğu bölgedeki kan dolaşımının bozulmasıdır. Buna bebeğin içeride yapmış olduğu baskı sebep oluyor olabilir.

hamilelikte tırnak morarması, gebelikte tırnaklarda morarma
Astım ve bronşit gibi solunum hastalıkları da tırnak morarması nedenleri arasındadır. Bu kişiler vücutlarına yeterli oksijeni alamazlar ve bunun bir sonucu olarak kan değerleri kötüleşir. Yeteri oksijeni bulundurmayan kan da sadece tırnaklarda değil tüm vücutta morarmalara sebep olabilir.

Bunların dışında tırnak morarması ihmal edilmemesi gereken bir sağlık sorununun işareti olabilir. Özellikle hamilelikte tırnak morarması olduğunda bu sorunu derhal doktorunuza bildirin. Sizden bazı tetkikler isteyip morarmanın nedenini araştırmak isteyecektir.

2014 Alın Germe Ameliyatı Fiyatları



2014 Alın Germe Ameliyatı Fiyatları

Yaşlılığın ilk bakışta farkedilen en büyük işaretlerinden bir tanesi yüzdeki kırışıklıklardır. Yaşın ilerlemesi ile alında oluşan kırışıkların giderilmesi için kozmetik açıdan yapılan girişimler bir yere kadar cevap verebilir fakar iir yerden sonra çözümü cerrahidir. Estetik cerrahlar tarafından çok sık yapılan bir ameliyattır. Alında kırışıklık olması, çatık kaşlara sahip olmak ve kaş düşüklüğü olan kişiler yorgun ve kızgın bir yüz ifadesine sahip olurlar. Bu durum kişileri daha da yaşlı göstermektedir ve bu durum kişileri psikolojik olarak da etkilemektedir. Hastalar hem fiziksel hem psikolojik açıdan rahatlamak için bıçak altına yatmaktan çekince duymazlar. Çok pahalı bir ameliyat olmasa da alın germe ameliyatı fiyatları 3 aşağı 5 yukarı bir çok merkezde aynıdır. Yine de, hastane kalitesi ve cerrahın başarısına göre alın germe ameliyatı fiyatları 1000 dolar ile 3000 dolar gibi fiyat aralıkları ile yapılmaktadır.

Koltuk Altı Neden Kokar?



Koltuk Altı Neden Kokar?

Ter, vücudumuzdaki fazla tuzu ve zehirli maddeleri dışarı atmak için gerekli bir eylemdir. Özellikle yaz aylarında görülen terlemeler sonucu vücutta kötü kokular meydana gelebilir. Koltuk altı dediğimiz, kolumuzun gövdemizle birleştiği yerin alt tarafı(omuzun altı) diğer bölgelere göre daha ağır kokunun olduğu bölgeler arasındadır. Koltuk altının kokması bu bölgenin terlemesinden ve havasız kalmasından dolayı meydana gelir. Zaten dikkat edersek vücutta kötü kokunun öncelikli nedeni terleme ve havasızlıktır. Koltuk altı bölgesindeki kılların uzun olması kötü kokuyu daha da arttıracaktır. Burada kokuya sebep olan aslında terleme ve havasızlık değil koltuk altındaki nemli ortamda üreyen bakterilerdir. Ter içerisinde bakteriler için besin kaynağı olan mineraller ve yağlar bulunur. Terleyen bir bölge havalanmaz ise kurumaz, kurumaz ise de bakteri oluşumuna zemin hazırlar. Böylelikle koku oluşur. Koltuk altı neden kokar sorusunun en büyük cevabı bu olsa da yediğimiz yiyecekler, ten yapımız ve bazı hastalıklar bu kokuyu daha ağır bir hale getirerek bizi zor durumda bırakabilir. Böyle bir durumda bir doktora danışmak en iyisidir.

Koltukaltı Kokusu Nasıl Giderilir?



Koltukaltı Kokusu Nasıl Giderilir?

Koltuk altına sıkılan deodorantlar ve roll-on'lar koltukaltı kokusunu geçici olarak ortadan kaldırırlar. Reklamlarda bu ürünler sanki koltuk altı kokularını tamamen ortadan kaldırıyormuş gibi lanse edilse de durum hiç de öyle değildir. Bu ürünler ya koltukaltında terlemeyi önleyen ya da teri emen bir takım kimyasallar içerir. İçerilerinde kimyasal maddeler bulunduğundan bu ürünlerde dikkatli kullanılmalıdır. Bilindik markaların dışına pek çıkmamak da fayda vardır. Bazılarının içerdiği kimyasallar cildimize zarar verebilir. Koltuk altı kokusunu gidermek için öncelikle koltukaltımızın terlemesinin önüne geçmekte fayda vardır. Bunun için sıcak havalarda daha ince giyinmek faydalı olacaktır. Bunun dışında günlük duşumuzu almalı ve koltukaltı kıllarını uzatmamalıyız. Bazı hastalıklarda insanlarda aşırı terlemeye neden olur. Bu tür hastalıklar için doktora danışılmalıdır. Bunun dışında bazı ameliyatlar ile koltukaltı ter bezleri azaltılıp terlemenin en aza indirilmesi mümkündür.

Alel



Alel Nedir?

Bir karakter üzerinde farklı ya da aynı yönde etkili olan, iki veya daha fazla olan genlerden her biridir. Özellikle bir kromozomun bir lokusundaki iki veya daha fazla seçenekli gen çeşidini anlatmak için kullanılmaktadır. Kromozomlardaki genler alel denilen genlerden oluşmaktadır. Aynı karakteristik özelliği kodlayan ancak farklı kodlar taşıdığı için farklı özelliklerin ortaya çıkmasını sağlayan genlerden her biri alel’dir.

2014 Karın Germe Ameliyatı Fiyatları



2014 Karın Germe Ameliyatı FiyatlarıKarın bölgesinde oluşan aşırı yağ birikimi, sarkma, çatlaklar gibi deformasyonların giderilmesi için yapılan ameliyatlar sağlık açısından da olumlu etkiler yaratmaktadır.

karın germe ameliyatı fiyatı, karın yağı aldırma ameliyatı fiyatları
Özellikle hamilelik sonrasında ortaya çıkan deformasyonlar, aşırı kilo alma ya da verme sonucu oluşan deformasyonlar karın germe ameliyatı ile giderilmektedir. Karın germe fiyatları $1250 (yaklaşık 2500 tl) ile $2000 (yaklaşık 4000 tl) arasında değişim göstermektedir.

Akson



Akson Nedir?

Sinir hücrelerinin en belirgin ve uzun olanıdır. Uzun boru şeklinde bir yapıya sahip olan akson çok uzak yerlere ulaşmaktadır. Bel bölgesinde bulunan omurilik hücresinden çıkan ve ayağa kadar uzanan aksonun boyu 80 cm kadar ulaşmaktadır.

akson nedir, axon
Aksonlar genellikle dışlarında bir yağ kılıfı ile sarmalanılarak çevreden izole edilmektedir. Bu izolasyon ne kadar kalın olursa hızı o oranda artmaktadır.

Gebeliğin Etkileri



Gebeliğin Etkileri

Gebelik özellikle bayanları çok derinden etkileyen ve bu esnada bütün duygularının ön plana çıktığı bir evredir. Bayanlar genellikle gebelik halinde psikolojik olarak da destek almalıdırlar. Çünkü bu dönemde her söyleneni daha fazla duygusal olarak almakta ve söylenebilecek ufacık bir lafa karşı bile çok çabuk etkilenebilmektedir.

Bayanlar iki can taşıdıkları gebelik dönemlerinde hassas oldukları için anneye söylenecek sözlere çok dikkat etmek gerekmektedir. Kötü sözlerden kaçınılmalı ve yapılacak olan hareketlerimize bile çok dikkat etmeliyiz. Ayrıca bu durumların dışında bayanlar bu dönemlerde sürekli olarak isteklerde bulunabilirler. Bu istekler mutlaka yerine getirilmelidir. Çünkü bu durumlarda bayanların herhangi bir isteğinin yapılmaması halinde bayanların direk olarak etkileneceği ve bu durumda herhangi bir etkilenme sonucunda doğacak olan çocuğunda etkileneceğini bildiğimiz için mutlaka gebelik döneminde istediklerini yerine getirmeliyiz. Gebelik döneminde hassas olan bayanlara mutlaka ufak sürprizler yapılmalı ve gönülleri hoş tutulmalıdır. Çünkü annenin mutlu olması bebeğin daha sağlıklı olmasını sağlayacaktır.

Başka bir etki ise bayanlarda kilo alma problemi olacaktır. Kilo alma problemini bayanlara yansıtmamamız en önemli husustur. Çünkü bayanların mümkün olduğunca moralinin yüksek tutulması gerekmektedir. Gebelik dönemi bayanların aldığı kilolarla ilgili herhangi bir takıntısı oluştuğunda bunu gidermek için onlara iltifat etmeyi denemeniz gerekmektedir. Bunu yapmanız eşinizin ve doğacak olan çocuğunuzun sağlığı için daha yararlı olacaktır.

Gebelikte Stresin Zararları



Gebelikte Stresin Zararları

Anne adayları gebelik döneminde bazı durumlardan dolayı üzüntü, sıkıntı ve stres yaşayabilmektedir. Bu durumun anneye zararından çok anne karnında olan bebeğe zararı vardır. Çünkü yapılan araştırmalarda anne karnındaki bebeğin, annenin durumundan etkilendiği sonucuna ulaşılmıştır. Annenin yaşadığı hüzün, asabiyet, mutluluk, heyecan, korku gibi duygular bebeğe hormonlar vasıtası ile geçmektedir. Anne bir duyguyu yaşarken o duyguya özel bir hormon salgılar ve bu hormon kan dolaşımı ile bebeğe geçer. Bu da bebeğin bu duyguyu yaşamasına neden olur.

Peki, annenin yaşadığı stres bebekte nasıl etkiler oluşturur?

Yukarıda da belirttiğimiz gibi annenin içinde bulunduğu ruh hali bebeği doğrudan etkilemektedir. Bu durum araştırmalarla sabittir. Annenin yaşadığı yüksek streste aynı şekilde bebeği doğrudan etkilemekte ve bazı olumsuz sonuçlar oluşturmaktadır. Bu sonuçlar ise; düşük ihtimalinin artması, bebeğin erken doğması, bebeğin doğumundaki ağırlının az olması, zihinsel bazı bozukluklar, duygusal problemler, asabiyet gibi sorunlardır.

Anne adayının kendi sağlığı ve bebeğinin sağlığı açısından stres, üzüntü, bunalım gibi duygular içine girmemesi gerekmektedir. Bu duygular doğrudan bebeği etkilediği için de bu durumlara acil bir şekilde çözüm üretilmesi gerekir. Öncelikle dikkat etmeniz gereken ilk şey sizi strese ve üzüntüye sokan etkenlerden kurtulmanızdır. Bu konuda yakınlarınızdan yardım almanız yararlı olacaktır. Düzenli ve sağlıklı beslenme, düzenli uyku, doktorunuzun önerdiği bir egzersiz programı bu gibi ruhsal durumlar için sizin alabileceğiniz önlemlerden bazıları. Fakat durumunuz ile kendiniz baş edemiyorsanız bu durumda bir psikologa gitmenizde yarar olacaktır.

Alfa Fetoprotein (AFP) Nedir?



Alfa Fetoprotein Nedir?

Hamilelikte anne karnındaki bebeğin karaciğerinde üretilen bir proteindir. Anne karnındaki bebekte üretilen bu proteinin görevi henüz bilinmemektedir. Karaciğerde üretilen AFP bebeğin kanına geçmekle kalmıyor, amnion suyuna ve anne karnına da geçer. AFP testi gebeliğin 16 ila 20 haftaları arasında yapılması iyi sonuç vermektedir. Tüm hamile bayanlara yapılması gereken bir testtir. Bu testin amacı bebekte oluşabilecek hastalıkları taramaktır.

Bebek Hastayken Aşı Yapılır Mı?



Bebek Hastayken Aşı Yapılır Mı?

Hasta çocuklara aşı yapılması doktorların çoğu tarafından sıcak bakılmayan bir durumdur. Bazı doktorlar basit hastalıklarda aşı yapılmasının bir sakıncası olmadığını savunsa da kimsenin çocuğunu böyle bir durum için riske sokmak isteyeceğini düşünmüyorum. Çocuklarda aşıdan sonra ateş yükselmesi çok sık rastlanılan bir reaksiyondur. Çocuğunuzun basit de olsa ateşli bir hastalık geçirdiği dönemde aşı yaptırmanız onun daha da ateşlenmesine hatta havale geçirmesine neden olabilir. Bu tür istenmeyen durumlara rastlanılmaktadır.

bebeğe hastayken aşı yapılır mı, hastayken çocuğa aşı yapılır mı
Kendi çocuğumu aşı için götürdüğümde doktor muayenesinde ateşinin biraz yüksek olduğu söylendi. Aşı için 5 gün beklemem gerekti fakat biraz sabırla kazasız belasız geçirdik. Çocuklarınızın aşısını mutlaka zamanında yaptırın fakat hastayken mutlaka iyileşmesini bekleyin. Aşının tek yapacağı sorun ateş yüksekliği değildir. Genelde şişlik, kızarıklık gibi yan etkileri olsa da alerji, ishal, kusma ve benzeri daha ağır yan etkileri de olabilir. Zaten ishali olan bir çocukta ishalin aşı sebebiyle daha ağır geçmesi ciddi bir sorundur ve hayati tehlikesi bile vardır. Unutmayalım ki aşı dediğimiz şey aslında hastalığın mikrobunun bağışıklık sisteminin üstesinden gelebileceği kadar düşük dozda vücuda enjekte edilmesidir. Böylece bağışıklık sistemi vücuda giren mikrobu tanıyor ve onunla nasıl mücadele edeceğini öğreniyor. Hastayken bebeğe aşı yaptırmak, mücadele sırasında bağışıklık sisteminin aynı anda 2 cephede savaşması anlamına gelir. Buradan mantık yürüttüğümüzde bile çocuğumuzu böyle bir mücadelenin merkezi haline getirmememiz gerektiği umarım anlaşılmıştır. Bebeğinizle sağlıklı ve mutlu günler dilerim.

Akromiyon



Akromiyon Nedir?

Omuz ucu ya da omuz çıkıntısıdır. Omuz ağrısı en sık görülen fiziksel rahatsızlıklardan biridir. Omuz geniş bir hareket yelpazesi oluşturan eklemlerden oluşmaktadır ancak çok farklı problemlere karşı savunmasızdır.

acromion, akromiyon
Akromiyon; gece ağrısı, güç ve hareket kaybı, kol kaldırılması sonucu oluşan ağrılar, dinlenme ile geçmeyen omuz ağrısı gibi şikayetlerle daha çok kendini gösterir. Oluşan bu ağrı sonucu fiziksel hareketler kısıtlanmaktadır.

Aktinomikoz



Aktinomikoz Nedir?

Ağızda bulunan ve havasız ortamlarda yaşabilen mantarların sebep olduğu bir hastalıktır. Hastalığa teşhis koyulması için öncelikle mantarın teşhisi koyulmalıdır. Tedavisi ise hastalığın bulunduğu bölgeye göre değişmektedir. Hastalık tedavi edilmediği takdirde apandisite ve akciğerlere kadar yayılmaktadır. Hastalığın tedavisi ise damar yolu ile her gün penisilin verilmesidir. Hastalık bazen diş çekiminden sonra ortaya çıkar ve yavaş gelişir. Sık görüldüğü bölgeler ise karın boşluğu ve göğüs organlarında bulunur.

Kürtaj Sırasında Bebek Acı Çeker Mi?



Kürtaj Sırasında Bebek Acı Hisseder Mi?

Bebek anne karnında hayata gelen bir mucizedir. Bebeğin anne karnında geliştiği sırada kürtaj yoluyla dışarı alınması günümüzde halen tartışmalardaki yerini korumaktadır. Bebeğin yaşama hakkının elinden alındığını savunanlar, daha da ileriye gidip tecavüz sonucu bile olsa ne pahasına olursa olsun bebeğin dünyaya gelmesi gerektiğini savunanlar, yasal sınırına kadar kürtaja yeşil ışık yakanlar ve kürtaja daha ileri zamanlara kadar da yeşil ışık yakanlar var. Kürtaj ile bebeğin yaşam hakkı elinden alındığı bir gerçektir fakat yine de kürtaja başvurulmaktadır. Kimse kürtaj sırasında bebeğin acı çekmesini istemez hatta bunu düşünmek bile istemez. Bir İngiliz tıp dergisi bebeğin doğmayana kadar anne karnında acı çekmediğini savunmaktadır. Acı duygusuyla dünyaya geldikten sonra tanıştığını belirtmektedir. Dergiye göre; Bir bebeğin beyin gelişiminin tamamlanması onun acı duygusunun olduğu anlamına gelmiyor. Anne karnı güvenli bir yapı olduğundan bebek burada acı duygusunu bilmiyor. Bebeğin acı hissetmesi için psikolojik gelişimini de tamamlaması ve dış dünyadaki uyaranlarla temasa geçmesi gerekiyor. Ülkemizde yasal olarak 10 haftaya kadar gebelik sonlandırılabiliyor. Bu dönemde bebeğin kalp atışları duyuluyor ancak beyin gelişimi tamamlanmamış oluyor. Beyin gelişimi olmayan bir bebeğin acı çekmesi düşünülemez. Kürtaj genel yada lokal anestezi ile yapılır. Annenin kürtaj sırasında acı çekmemesi için anestezi şarttır. Bebeğe anestezi ya da ağrı kesici ilaç vermek anneye zarar verebileceğinden dolayı verilmez. Bebeğin ağrı kesiciye ihtiyacı olmadığı açıklanmaktadır.

İlgili aramalar: kürtaj sırasında bebek acı çeker mi? kürtajda bebek acı duyar mı? kürtaj yapılırken bebek acı hisseder mi?

Agoni



Agoni Nedir?

Her hangi bir canlı varlığın hayati faaliyetlerinin kesin olarak sona ermesidir. Yani canlı varlıkların ölümüdür. Ölümden önce kısa ya da uzun olmak üzere agoni adı verilen bir can çekişme devresi yaşanmaktadır. Bu devrede dolaşım ve solunum sistemlerinde iyileşmesi mümkün olmayan değişiklikler meydana gelmektedir. Agoni devresi birkaç dakika ya da birkaç gün sürebilmektedir.

AHA (Alfa Hidroksit Asit)



AHA Nedir?

Alfa hidroksit asitler cildi yüzeye çıkarıcı özellikleri ile bilinmektedir. Kısaca cildin dokusunu değiştirmektedir. Hücre yenilenmesinde kullanılmaktadır. AHA toksik yani zehirli değildir. Üzüm, elma, şeker kamışı gibi meyvelerde doğal olarak bulunmaktadır. AHA’ların etkisi zamanla artmaktadır ancak kullanıma son verildiği zaman cilt problemleri yeniden ortaya çıkmaktadır. Ciltteki kırışıklıları azaltarak cildin genel görünümünü düzeltmektedir. Kozmetik ürünlerde kullanılarak cildi güzelleştirmek ve kırışıklıkları önlemek için kullanılmaktadır.

Bebeklerde Yarık Dudak Neden Olur?



Bebeklerde Yarık Dudak Neden Olur?

Ana rahminde zaten yarık olan dudak ve damak 6 ila 10 hafta içerisinde birleşmektedir. Bu birleşme normal olmadığı zaman yarıklar kalıcı olmaktadır. Bu dönemde ultrason cihazı ile belirlenebilmektedir. Tam olarak nedeni bilinmese de kalıtımsal, akraba evlilikleri, hamilelik sırasında alınan ilaçlar, stres, röntgen ışınları, vitamin eksikliği, travmalar nedenler arasında sayılmaktadır. Yarık dudak ameliyatı doğumdan hemen sonra 2-3 ameliyatla geçirilebilmektedir. Önemli olan bebekler yaşını doldurmadan bu ameliyatların yapılmasıdır. Ameliyat ekip olarak yapılmaktadır. Doğumsal anomalinin birçok sebebi olsa da kesin kanıtlanan bir sebebi bulunmamaktadır. Çocuğun beslenmesi ve konuşmasını etkilediği gibi psikolojik olarak da etkilemektedir. Ameliyat edilemeyen çocuklar ilerideki yaşlarında hayata küsmektedir. Bu durumda anne ve babalara düşen en büyük görev ameliyat dönemini geçirmeden tedavisini yaptırmaktır.

yarık dudak ameliyatı resimleri
Bazı anne ve babalar bu durumdan kendilerini sorumlu tutmaktadır. Bu düşünce oldukça yanlış bir düşüncedir. Tıbbı bu derece ilerlediği günümüzde dudak yarıkları büyük bir başarı ile tedavi edilmektedir.

İlgili aramalar: yarık dudağın nedenleri nelerdir? yarık dudak neden olur?

Ağdadan Sonra Ne Yapmalı?



Ağdadan Sonra Ne Yapılır?

Bayanların istenmeyen tüyler için uyguladıkları en yaygın yöntemlerden biri ağdadır. Ağda cilt için zararlı değildir, önemli olan ağda sonrasında yapılması gerekenlere dikkat etmektir. Ağda yapıldıktan sonra doğal olarak ciltte kızarıklıklar olmaktadır. Bunun sebebi ağda yapılırken cildin üstündeki ölü deride ciltten sökülmektedir. Alttan çıkan parlak ve yumuşak deri güneşten daha fazla etkilenerek cilt lekelerine maruz kalmaktadır. Bu lekelerin oluşmasını engellemek için ağda sonrası en az 24 saat güneşe maruz kalmamaktır. Güneşe çıkmak zorunda kalırsanız mutlaka koruyucu krem kullanmalısınız.

ağdadan sonra ne yapılır
Ağda yapılan bölgelerde gözenekler açık olduğu için mikrop kapma olasılığı daha yüksektir. Bu nedenle ağda yapılan bölgelerin temiz tutulmasına özen gösterilmelidir. Banyo yapmak, kese yapmak, denize girmek, havuza girmek ya da saunaya girmek sakıncalıdır. Ağda öncesi ve sonrası yapılacak bakımlara dikkat ederek istenmeyen tüylerinizden kurtulabilirsiniz. Hijyene önem verilerek son zamanlarda kullanılıp atılan spatula ve bezler hijyen sağlamaktadır. Sir ağda sonrası bacaklar ağda yağları ile temizlendikten sonra yıkanmaktadır. Temiz ve pürüzsüz bir cilt için ağda en kolay yöntemlerden biridir.

İlgili aramalar: ağdadan sonra ne yapmalı? ağda sonrası ne yapılır? ağda yaptırdıktan sonra nasıl bakım yapılır? ağda sonrası bakımı nasıl olur?

Rinoplastiden Sonra İz Kalır Mı?



Rinoplastiden Sonra İz Kalır Mı?
br /> Estetik burun ameliyatlarından sonra iz kalır mı korkusu neredeyse tüm hastalarda yaşanmaktadır. Burun ameliyatları iki teknikte yapılmaktadır. Açık burun ameliyatları ve kapalı burun ameliyatları, açık ameliyatlarda burun delikleri arasındaki tabanda ufak bir iz kalmaktadır, kapalı ameliyatlarda ise dışta hiçbir iz kalmamaktadır. Estetik ameliyatlarda yapılan dikişler çok ince iplerle ve sık olarak yapıldığı gibi görünmeyen bölgelerden ya da ciltteki çizgilerden kesi yapılarak izler belirsizleştirilmektedir. Estetik cerrahlar bu konuda oldukça başarılı ameliyatlar yapmaktadır. Hastaların bu konuda endişe duyması çok normaldir, ancak estetik yapan cerrahı doğru seçmek çok önemlidir. Çok yaygın olan burun estetiği ameliyatlarında alınan iyi sonuçlar bu konuda estetik cerrahların başarısını da ortaya koymaktadır.

Kaç Kez Kürtaj Yapılabilir?



Kaç Kez Kürtaj Yapılabilir?

Kürtaj yaptırmak için herhangi bir sayı sınırlaması yoktur. Fakat altı çizerek söylüyorum kürtaj bir doğum kontrol yöntemi değildir ve sonuç olarak kürtaj işlemi cerrahi bir operasyondur. Cerrahi operasyonlarda istenmeyen durumlar nadir de olsa ortaya çıkmaktadır. Kürtajı da sık yaptırmak riski sık göze almaktır. Kürtaj, bir estetik operasyon değildir. Olan sadece size değil içinizdeki canlıya da olmaktadır. Bu sebeple cinsel ilişki bir keyif olsa da kürtaj için keyfiyetten uzak durulmalı, kişisel korunma yöntemleri mutlaka ilişki sırasında uygulanmalıdır. Kürtajın sınırı yok diye de her defasında kürtaja başvurmak herkesi yıpratır.
br /> İlgili aramalar: kaç kez kürtaj yapılabilir? kürtajın sınırı var mıdır? kürtaj için bir sayı sınırlaması var mı? kaç defa kürtaj olunabilir? bir kadın kaç defa kürtaj olabilir?

Kürtaj Yaptırmak Günah Mı?



Kürtaj Yaptırmak Günah Mı?

İnsanlar hayatlarının en büyük parçası olarak inancı gördükleri için her zaman bir sorun olduğundan inanç konusunda bir destek noktası ararlar. Bu destek noktasını buldukları anda da kendilerini çok iyi hissederler. Çünkü herkes inanmak ve bu inancı doğrultusunda da bir dayanak noktası ile hayatta kalmak zorundadır. İnsanların bu inanç noktalarını anlamaları aslında çok zor bir şey değildir ancak dayanak noktası bulma noktasında insanların sorun yaşadığını biliyoruz. Yani özet olarak insanların inançlarını bir yere taşımaları ve hayatlarını da bu noktalar üzerine kurmaları gerekmektedir. Bu bağlamda da inanç her zaman insanları ayakta tutan ve hayata bağlayan detay olarak karşımıza çıkacaktır.

kürtaj günah mı
Ahlak Anlayışı

Birçoğuna göre ahlak anlayışı genellikle cinsel objeler ve konular üzerine kuruludur. Bu sebepten hareketle herkes ahlak değerlerini bunun üzerinden açıklamaktadır. Son zamanlarda da çokça tartışıldığı gibi Kürtaj yaptırmak günah mı sorusunun üzerine birçok görüş bildirilmektedir. Bu sorunun yanıtını aslında insan kendisi inancı dahilince çok rahatça bulabilir. Çünkü bu inanç zaten insanın içinde olan ve detaylarını kendi belirleyeceği bir şeydir. Yani eğer Müslümanlık inancına sahip ise bir insan kolaylıkla Müslümanlık inancının kaynağı olan Kuran’dan istediği bilgileri kolayca elde edebilir ve bu konu hakkında tüm bilmek istediklerini o kaynaktan okuyabilir. Bu tip konularda araya aracı koymak ve insanları mutsuz etmekten kaçınmak iyi olacaktır.

İlgili aramalar: kürtaj günah mı? kürtajın günahı var mı? kürtaj yaptırmak günah mıdır?

Hamilelikte Dondurma Yenir Mi?



Hamilelikte Dondurma Yenir Mi?

Hamilelik özel bir dönemdir ve kadınlar bu dönemde kendilerinin özel olduklarının farkına varılmasını ve bu dönemdeki isteklerine cevap verilmesini ister. Hamilelikte kadınların canı değişik yiyecek ve içecekler çekebilir. Biz buna aşerme diyoruz. Dondurma normal zamanda bile severek yenilen bir yiyecektir. Hamilelik döneminde bu istek daha da artar. Zaten hamilelikte dondurmaya aşeren kadınların sayısı oldukça fazladır.

hamilelikte dondurma yenir mi, gebelikte dondurma yemenin sakıncası var mı, hamileyken dondurma yenilir mi
Peki Hamilelikte Dordurma Yemenin Sakıncası Var Mı?

Dondurma sütten yapılan bir çeşit soğuk tatlıdır. Sütten yapıldığı için içerisinde protein ve kalsiyum bulundurur. Kalsiyum, anne karnındaki bebeğin kemik gelişimi için faydalıdır. Ayrıca içerdiği protein ile de bebeğin temel beslenme ihtiyacı karşılanır. Enerji bakımından da zengin bir yiyecektir. Bu bakımdan annenin ihtiyacı olan enerjiyi alamadığında onun için iyi bir destekleyici olacaktır. Hamilelikte dondurma yemek; doğru zamanda, doğru miktarlarda ve doğru ürünle yapılırsa faydalıdır. Doğru üründen kastımız dondurmaların temizliği ve çeşitliliğidir. Bazı dondurmalar su, şeker ve gıda boyasından ibarettir. Bu tür meybuz tarzı dondurmaların anne için bir faydası yoktur aksine buzlu oldukları için üşütüp hasta olmalarına neden olabilir. Ambalajsız açık satılan dondurmalar da tercih edilmemelidir. Dondurmayı abartmamak haftada 1-2 defa yemek gerekir. Her gün yenirse gereksiz kalori alımına dolayısıyla aşırı kilo almaya neden olabilir. Ayrıca yine dondurmayı canımızın her istediği saatte değil günün belli saatlerinde yemek gerekir. Gece dondurma yememek ve gündüz ise yemekten en az 2 saat geçtikten sonra yenmelidir. Açken yenilen bir dondurma kan şekerinin yükselmesine neden olacaktır. Bu da beraberinde başka rahatsızlıkları ortaya çıkarabilir. Ayrıca dondurmayı dolaptan çıkarttıktan sonra 5 dakika bekletip sonra tüketmek daha faydalıdır. Çok soğuk bir dondurma üşütüp hasta olmamıza ya da boğaz ağrısı gibi rahatsızlıklara neden olabilir.

İlgili aramalar: hamilelikte dondurma yenir mi? gebelikte dondurma yemenin sakıncası var mı? hamileyken dondurma yenilir mi?

Kürtaj İçin Lokal Anestezi Mi, Genel Aneztezi Mi Tercih Edilmeli?



Kürtaj İçin Lokal Anestezi Mi, Genel Anestezi Mi Tercih Edilmeli?

Kürtajın genel anestezi altında yapılması tavsiye edilmektedir. Fakat lokal ve genel anestezinin birbirlerine karşı avantajı ve dezavantajlarını bilmek gerekir. Bu avantaj ve dezavantajların bir kısmı hastadan hastaya farklılık göstermektedir. Basit bir örnek verecek olursak daha önce doğum yapmamış bir hanım ya da daha önceki doğumları sezaryen ile doğum yapmış bir kadın için genel anestezi tercih edilmelidir. Genel anestezi ile kürtaj yapılacak ise işlemden 4 saat önce hastanın ağızdan bir şey yememesi ve içmemesi istenir. Daha önce normal doğum yapmış ya da kürtaj yaptırmış kişilerde lokal anestezi tercih edilebilir. Lokal anestezide rahim ağzı bir takım uyuşturucu maddeler ile uyuşturulur, genel anestezide damar yolu ile bir takım anestezik ilaçlar verilerek hasta uyutulur. Her iki anestezi türü ile de işlem kısa sürmesine karşın lokal anestezi 5 ila 15 dakika arasında tamamlanmaktadır. Genel anesteziden sonra ise 30 dakika kadar hastanın kendine gelmesi beklenir. Anestezi türü seçimi için doktorunuzla ortak karar almanız en mantıklı hareket olacaktır.

Gebelikte Kına Yapılır Mı?



Gebelikte Kına Yapılır Mı?

Yaz ayları düğün sezonu olduğu gibi doğumlarla geçen aylardır. Bu bilgi istatistiksel bilgi olarak kabul edilebilir zira doğum tarihleri ülkemizde yaz aylarında yoğunlaşmıştır. Bu da her zaman insanların bu aylarda bu konuda bilgi arayışında oldukları zamanlar olarak gösterilebilir. Çünkü insanlar her zaman bir uzman doktor ile muhatap olamadıklarından televizyon programlarında dahi doktorları en sonuna kadar kullanıyor ve gerekli bilgiye sahip olmaya çalışıyorlar. Bu bir açından iyi ancak sağlık sistemimizin çarpıklığı ve kötülüğü açısından çok kötü bir durumdur. Öncelik ile bir ülkenin halletme zorunluluğunda olan sağlık gibi meselelerin modern hastanelerde önemli uzman hekimler ile gerçekleşmesi gerekir. Uzman hekimlere mesleklerini vermek konusunda dahi sorun yaşanan bir ülkede böyle bir sorunun altından kalkmak çok zor gözükmektedir.

gebelikte kına yapılır mı, hamilelikte kına yapmanın zararı var mı
Ufak Hesaplar

Hamilelikte ufak hesaplar yapmamak lazım. Yapılabilecek her türlü ufak da olsa sorun içeren davranış çocuğun sağlığı ile ilgili bir şey olacaktır. Bu sebeple çok net davranışlar içinde ve prensipler dahilinde hareket edeceğiz. Aklımızda soru işareti bırakan ne varsa mutlaka zararı var mı yok mu araştırmak daha da uygun olanı doktorumuza danışmak gerekir. Şimdi gelelim gebelikte kına yapılır mı sorusunun cevabına. Kına bitkisel bir üründür ve normal bir kına kimyasal madde içermez. Kullanacağınız kınanın doğallığından emin iseniz hamileliğinizin 3. ayından sonra kullanmanızda herhangi bir sakınca yoktur. Türkiye'de pek yaygın değil fakat yukarıdaki resimde görüldüğü gibi bazı ülkelerde hamilelikte göbeğe güzel motiflerle kına yapma modası vardır.

Kürtaj Ne Kadar Sürer?



Kürtaj Ne Kadar Sürer?

Kürtaj cerrahi operasyonlar içerisinde basit cerrahi işlemlerden bir tanesidir. Herhangi bir kesi yapılmadığından dikiş atmak gibi operasyon süresinin uzamasına neden olacak bir durum da ortaya çıkmaz. Kürtaj işlemi genellikle en az 5 dakika sürmekle birlikte 10 dakika arasında tamamlanmaktadır. Tabi kürtajın bir de operasyon sonrası hastanın kendine gelme süresi vardır. Lokal anestezi de böyle bir durum yoktur fakat işlem genel anestezi ile yapılmışsa hastanın uyanması 10 ila 20 dakika arasında bir zamanı alacaktır. Kürtaj süresi üç aşağı beş yukarı bahsettiğim sürelerde olmaktadır fakat kürtaj için başvuran kadının operasyonun süresinin uzamasına neden olabilecek özel bir hastalığı ya da durumu var ise anlaşılacağı üzere süre biraz daha uzayacaktır.
br /> İlgili aramalar: kürtaj ne kadar sürer? kürtaj uzun sürer mi? kürtaj yaptırmak kaç saat sürüyor?

Kürtaj Kısırlığa Neden Olur Mu?



Kürtaj Kısırlığa Neden Olur Mu?

Kürtajın kısırlık ile yakından uzaktan alakası yoktur. Tüpleri bağlama gibi gebeliği önleyici bir işlem değildir. İlk gebeliğinizde kürtaj yaptırıyor olsanız bile daha sonraki gebelik şansınız normal bir kadında nasıl ise aynı şekildedir. Tesadüf olarak kürtajdan sonra bazı kadınlar gebe kalamayışını kürtaja bağlamış ve kafalarda böyle bir soru işareti bırakmıştır. Halbuki hayatta kadının gebe kalmasına neden olabilecek bir çok dış faktör vardır. Çevre kirliliği bile kadın doğurganlığını azaltırken her kısırlık sorununu başımızdan geçen bir olaya bağlamamak gerekir. Kürtaj sırasında gebelik mahsülü(cenin) rahim içerisinden alınır. Anneye zarar verecek bir işlem yoktur. Gerçekleşme ihtimali yok denecek kadar cılızdır ancak işlem sırasında olur da rahme, fallop tüplerine ya da gebelik için gerekli diğer organlara verilecek ciddi bir zarar durumunda kısırlık tablosu ortaya çıkabilir. Fakat böyle kötü bir tabloya neredeyse hiç rastlanılmamıştır.

İlgili aramalar: kürtaj kısırlık yapar mı? kürtajdan sonra tekrar çocuk sahibi olabilir miyim? kürtaj kısırlığa neden olur mu?

Kürtaj Nerede Yapılır?



Kürtaj Nerede Yapılır?

Kürtaj için genellikle özel hastane ve özel muayenehanelere başvurulmaktadır. Kürtaj için bünyesinde kadın hastalıkları ve doğum uzmanı olan bir kliniğe başvurulmalıdır. Başvuracağınız hastanenin donanımsal açıdan yeterli olması gerekir. Yani gerekli cerrahi aletler eksiksiz bulunmalı ve tam steril olmalıdır. Son dönemde toplumda kürtaja cinayet gözüyle bakan politikacıların olması sebebiyle devlet hastaneleri yasal sınıra uyan kürtaj vakalarından bile kaçmaktadır. Kürtajın dünyada kabul edilen bir yasal sınırı vardır ve bu sağlıkçılar tarafından tartışılması gereken bir konudur. Bunların politikaya alet edilmesi de doğru değildir. Kürtaj için yasal sınırın üzerine çıkmak, tespit edildiğinde hem hasta hem de hekim için çok ciddi cezai yaptırımlara neden olmaktadır. Bu sebeple eğer kürtaj konusunda ciddi iseniz yasal sınırı geçmeden mutlaka kadın hastalıkları ve doğum uzmanına başvurun. Ayrıca büyükşehirlerde bulunana aile planlaması merkezlerine kürtaj yaptırmak için başvuruda bulunabilirsiniz.

Kürtaj, doktorlar için zor bir operasyon olmamasına rağmen yine de kürtajı yapacak doktorunuzun tecrübesi hakkında fikir sahibi olun, mümkünse eski hastalarını bularak onlardan fikir alın.

Epilepsi Hastaları Gebe Kalabilir Mi?



Epilepsi Hastaları Gebe Kalabilir Mi?

Epilepsi hastası olan kadınların gebe kalması durumunda, bunların yarısına yakın kısmında nöbet sıklığı değişmemesine rağmen, bunların üçte biri ile dörtte birinde geçirilen nöbetlerde artış gözlenmiştir. Kalan kısmında ise nöbetlerde azalma meydana gelmemiştir. Gebe kalan kadınların vücudu antiepileptik ilaçlara farklı etkiler vermekte ve riski arttırmaktadır. Bunun yanında epilepsi hastası gebe kadınlarda vajinal kanamalar ve sabah bulantıları daha sık olmaktadır. Epilepsi nöbetleri hormonal değişimler, uykusuzluk, metabolizma ve psikolojik etkenlere bağlı olarak artış gösterebilir.

epilepsi hastaları hamile kalabilir mi
Epilepsi hastalığının bebeğe etkisi nedir?

Epilepsi hastası olan kadınların yaklaşık olarak %90 oranı sağlıklı bebeklere sahip olur. Normal gebe kadınlarda anomali riski oranı %1-2 olurken, epilepsi hastası gebelerde bu oran % 4-8 kadardır. Ancak ölü doğum riski normal gebeliklerden daha yüksektir. Erken doğum olması, doğumun gecikmesi ve bebeğe oksijen gereksiniminin sağlanamadığı zamanlarda gelişme geriliği gözlenir. Kullanılan ilaçlara bağlı olarak, gebelikte defektler gelişebilir. Bu komplikasyon birden fazla ilaç kullanımında ve yüksek dozda ilaç kullanımında yaşanabilmektedir. Epilepsi hastası kadınların bebeklerinde epilepsi hastalığının görülme riski 1/40 kadardır. Fakat defektlerin görülmesi kalıtsal patolojilerden kaynaklanmaktadır. Bunun yanı sıra bebekte kalp anomalileri, yarık dudak, yanak, yüz, parmak anomalileri, sinirsel gelişim anomalisi görülebilir. Bu tür rahatsızlıklar cerrahi yollarla düzeltilebilmektedir. Epilepsi hastası kadınların bebeklerinde gelişme geriliği ve zeka düzeyinde geriliklerde fazla oranda görülebilmektedir.

Hamilelikte Sigaranın Zararları



HAMİLELİKTE SİGARANIN ZARARLARI NELERDİR?

Hamilelik döneminde anne adayının sigara içmesi hem bebek, hem de hamilelik üzerine olumsuz etkiler yapmaktadır. Sigaranın içeriğinde bulunan nikotin, zift, karbon monoksit ve başka zehirli maddeler üst solunum yollarından bronşlara ve kana geçmektedir. Bu sayede solunum sistemi, damarlar ve kalp başta olmak üzere vücuttaki diğer organlarda bundan zarar görmektedir. Hamile kadınlarda nikotinin damar büzücü özelliği rahme giden kan akımını azaltıcı etki yapmaktadır. Karbonmonoksit hücrelere zarar vermekte ve gelişim geriliğine sebep olmaktadır. Bu arada kanda oksijen taşıma özelliği azalmaktadır. Anne adayının kanında oksijenin azalması bebeğe giden oksijen miktarını azaltmakta ve bununla birlikte besin maddelerinin bebeğe gitme oranı da azalmaktadır.

hamilelikte sigaranın zararları, gebelikte sigara içmenin zararları
Hamilelikte sigara kullanımının bebek üzerindeki olumsuz etkileri nelerdir?

• Erken doğum riski oluşturmaktadır.
• Doğum sırasında açılması gereken su kesesinin erken açılmasına ve bebeğin gelişimini bitirmeden doğum yoluna girmesine neden olur.
• Bebeğe giden oksijen ve besin maddeleri azaldığından, gelişme geriliklerine sebep olmaktadır.
• Bebeğin anne karnında ani ölümüne sebep olur.
• Gebelik zehirlenmesine neden olduğundan, anne ve bebek için yaşam riski oluşturmaktadır.
• Gebelik döneminde hipertansiyon oluşumuna sebep olabilir.
• Plasentanın erken ayrılmasına neden olacağından, tehlikeli kanamalara sebep olabilir.
• Doğumdan sonra bebekte solunum sıkıntısı yaşanmasında etken olabilir. Prematüre bebekler genellikle sigara içilen gebeliklerde doğmaktadır.
• Anne adayında lohusalık döneminde süt miktarını azaltıcı etkendir.
• Lohusalıkta anne sütündeki C vitamini miktarını ve besleyiciliği azaltan bir etkendir.

Doğumda Ağrı Çekmemek İçin Neler Yapılmalıdır?



Doğumda Ağrı Çekmemek İçin Neler Yapılmalıdır?

Gebelikte kadınları en çok korkutan ve düşündüren şeylerden birisi de; doğumun ağrılarına ne kadar katlanabileceği, doğumun ağrısız olarak nasıl gerçekleşebileceğidir. Kadınların özellikle gebeliğin üçüncü evresinde en ufak stresten dahi uzak kalmaları gerektiği, meydana gelecek en ufak bir sinir anı veya travmanın hem anne adayına hem de bebeğe zarar vereceği doktorlar tarafından önerilen bir gerçektir. Tıbbın ilerlemeleri düşünüldüğünde ağrısız doğum yapmanın mümkün olabileceğinin bilinmesi, kadınların dokuz ay boyunca doğum ağrılarını düşünmelerine gerek kalmayacağının sinyalini vermektedir. Yazımızda sizlere ağrısız normal doğumun nasıl gerçekleşeceği konusunda bilgilendirmeler yapacağız.

doğum sancısı, doğum ağrısı
Doğum sancıları rahim, karın ve kasıklarda oldukça büyük baskılar oluşturmaktadır. Normal doğumlarda ağrının oldukça fazla görülmesi, bu baskıların dengesiz bir şekilde ilgili bölgelerde görülmesinden kaynaklandığından uzmanlar, baskıların eşit olarak dağılımının sağlanmasının veya ağrı dindiriciler yardımıyla sinir hücrelerinin beyne veri göndermeleri bir süre engellenmek kaydıyla doğum ağrılarını azaltılabileceği görüşüne varmışlardır. Tıp teknolojisinde meydana gelen gelişmeler, doğum ağrılarının giderilmesinde her ne kadar uzmanlar tarafından farklı görüşler ortaya konulsa da ağrı dindiricilerin kullanılması mümkün olduğunu belirlemiş, yapılan ağrı dindirici ilaçlar sayesinde doğumda kasılmalar ve basıncın dengesiz olmasından kaynaklı sebeplerden dolayı ortaya çıkacak acı hissi yok edilmektedir.

Normal doğumlarda ağrının azaltılması, yok edilmesi noktasında en çok kullanılan yöntemlerin başında Epidural anestezi adı verilen yöntem gelmektedir. Yöntem; bel bölgesinde mevcut olan duramater zar etrafına uygulanacak ağrı kesicilerin enjekte edilmesi şeklinde uygulanmaktadır. Doğum ağrıları devam etmekle birlikte vücut tarafından hissedilmeyerek acı hissi vermemektedir. Bu yöntem rahim ağzının doğuma tam olarak hazır olduğu, doğum kasılmalarının en üst düzeyde olduğu anda uygulanmaktadır. Rahim ağzının hazır duruma gelmeden öncesinde yapılan epidural anestezi uygulaması, kasılmaların artmasıyla erken doğum ihtimalini de beraberinde getireceğinden yöntem uygulanmadan önce gerçek doğum sancılarının belirti göstermiş olması gerekmektedir.

Normal doğumda ağrı hissedilmemesi için yapılan epidural anestezi, kadınlarda nasıl etkiler oluşturmaktadır? • Tıpta meydana gelen gelişmeler neticesinde epidural anestezi uygulamaları yapıldıktan sonra hasta yürüyebilmektedir. Yürüme ve diğer hareket kabiliyetlerinde kesinlikle eksikliğe sebep olmayacaktır.
• Hastalarda kesinlikle uyuşukluk ve sersemlik belirtileri görülmeyecektir.
• Kaslarda oluşturulan gevşeme ve rahatlamadan dolayı doğum stresinde oldukça büyük azalmaların görüldüğü bilinmektedir.
• Epidural anestezi yönteminden sonra vücut, kasılmaları hissedecek ancak ağrı hissi oluşturmayacaktır. Bundan dolayı kasılmalar hissedildiği andan itibaren ıkınma yoluyla doğuma yardımcı olunması mümkün olacaktır.
• Epidural anestezi sonrasında hastaların %1’inde de olsa baş ağrısı gibi komplikasyonların görülmesi mümkün olabilir. Bu durumlarda tedaviye gerek kalmadan baş ağrıları 15 güne kadar geçecektir.

Gebelikte Suçiçeği Geçirmek



GEBELİKTE SUÇİÇEĞİ GEÇİRMEK

Gebelik döneminde kadınlar genellikle bu hastalığa karşı bağışıklık kazandığından, gebelikte suçiçeği çıkaran kişi sayısı oldukça azdır. Ancak bu bağışıklığı kazanmamış kişiler gebelik döneminde suçiçeği geçirirlerse, oldukça ağır bir hastalık atlatırlar. Bu hastalığa karşı bağışıklığın olup olmadığı yapılacak bir kan testiyle anlaşılabilir.

hamilelikte su çiçeği hastalığı, gebelikte suçiçeği
Gebelikte suçiçeği hastalığı geçirmek bebeği nasıl etkiler?

Gebelik döneminde suçiçeği geçirmek, zamanlama açısından ele alınmalıdır. Gebeliğin ilk üç ayında ya da altıncı ayı içinde kadının suçiçeği geçirmesi bebeğin CVS adı verilen kazanılmış suçiçeği sendromuna yakalanma riskini azaltır. Ancak 13. ve 20. haftalar arasında suçiçeği çıkaran kadınlarda bu oran yüksek olur. Bu sendromun oluşması bebekte doğuştan gelen kusurlara, ciltte olan yara izlerine sebep olmakta, bebekte kol ve bacakların kusurlu olmasına ve küçük kafa boyutuyla doğmasına, görme sorunlarına sebep olabilir. Gebe kadınların bu dönemde suçiçeği geçirmesi halinde, bebekte bir kusurun olup olmadığını öğrenmek için detaylı bir ultrason analizi yapılması gerekir. Daha sonra sıkça doktora gidilerek, bebeğin gelişiminin izlenmesi gerekir. Gebeliğin son üç aylık döneminin başında suçiçeği çıkarılması halinde, bunun bebeğe zararı son derece azdır. Hastalığın başlangıcından sonraki beşinci gün kadının vücudu antikor üretmeye başlar ve plasenta aracılığıyla bunlar bebeğe aktarılır. Bu bebeğin bağışıklık sistemi için bir koruma sağlar. Doğumdan önceki yirmi güne kadar anne adayının hastalığı çıkarması durumunda, bebekte hastalığı çıkarır. Ancak anneden aldığı antikorlarla ciddi bir sorun yaşanmaz.

Kürtaj Kaç Aylıkken Olur?



Kürtaj Kaç Aylıkken Olur?

Kürtaj için süre hesaplaması yapılırken gebelik ayı değil gebelik haftası hesabı yapılır. 1 ay 4 haftadır deriz fakat 1 hafta 7 gündür. Buradan da 7x4=28 gün gibi bir sonuç çıkar fakat sadece şubat ayında biz 28 gün görebilmekteyiz. Bunun dışında diğer aylar ya 30 ya 31 gündür. 1 hafta her zaman 7 gündür fakat 1 ay her zaman 28 gün değildir. Bu sebeple ay değil hafta hesabı daha doğru olur. Kürtaj için bir yasal sınır konulmuştur. Bu süre 10 haftadır. Yani gebeliğinizin 11. Haftasına girmişseniz kürtaj yaptıramazsınız. Bu süre hesaplanırken son adet tarihinizin ilk günü başlangıç kabul edilir. Son adet tarihinin ilk günü demek adı üzerinde, son adet gördüğünüz dönemi bilirsiniz. Bu dönemde kanamanızın olduğu ilk gün, son adet tarihinizin ilk günüdür. Bu günden itibaren gebe kaldığınız kabul edilir. Bu günden sonraki bir hafta gebeliğinizin ilk haftasıdır. Gebelik haftasın ultrason cihazı tarafından da hesaplanabilmektedir.

İlgili aramalar: kürtaj bebek kaç aylıkken yapılır? kürtaj kaç haftalıkken olur?

Gebelikte Tetanos Aşısı Yapılır Mı?



GEBELİKTE TETANOS AŞISI YAPILIR MI?

Gebelikte döneminde canlı organizma içermeyen aşılar yapılabilir. Tetanos aşısı da bunlardan biridir. Kızamık, kabakulak, kızamıkçık ve suçiçeği aşıları bu kapsamın dışındadır. İnsanlar yeterli dozda tetanos aşısı olmuşsa, on yıl boyunca hastalığa karşı bağışıklık kazanırlar. Daha önceden tetanos aşısı olmamış gebelerin ya da bağışıklık süresi dolmuş olan gebe kadınların tetanos aşısı yaptırması tavsiye edilmektedir. Daha öncesinde tetanos aşıları yapılmış ve yapılan son aşının üzerinden on yıl geçmemiş olan gebelerin bu aşıyı olmasına gerek yoktur.

Gebelikte tetanos aşılarının yapılması, hastaların bağlı bulundukları Aile Hekimliği Birimlerince ücretsiz olarak sağlanmaktadır. Sağlık Bakanlığı’nın belirlemiş olduğu verilere göre oluşturulan aşı takvimleri sayesinde aşıların yapılacakları tarihler, hastalara bildirilere aşılama durumlarının stabilliği sağlanmaktadır.

Gebelikte tetanos aşısı nasıl korunma sağlar?

Tetanos aşısı yapılan gebe kadınlarda meydana gelen antikorlar, anne karnında olan bebeğe geçmektedir. Böylece bebek yeni doğan döneminde tetanos hastalığına karşı korunmaktadır. Tetanos aşısı çoğunlukla gebeliğin ilk üç ayının dolmasından sonra yapılır. Gebeliğin 5. ve 6. aylarında iki doz halinde uygulanması tavsiye edilir. Çünkü tek doz halinde uygulanan tetanos aşısının koruma özelliği bulunmamaktadır. Gebelikte ve yeni doğan döneminde hastalık açısından korunma sağlanmak isteniyorsa, tetanos aşısı iki doz halinde uygulanmalıdır. Gebelikte yapılan iki doz tetanos aşısının koruma süresi 1-3 yıl arasındadır. Eğer koruma süresinin daha uzun olması isteniyorsa, ikinci doz aşı sonrasında altıncı ayda 3. aşı yapılmalı, bu aşıdan bir yıl sonra 4. aşı uygulanmalıdır. Bunlardan bir yıl sonra 5. Doz aşı yapılarak on yıl sürecek koruyuculuk sağlanmalıdır.

Kürtaj Fiyatları Ne Kadardır?



Kürtaj Fiyatları Ne Kadardır?

Kürtaj yaptırmak isteyen kişi haliyle kürtaj ne kadardır sorusunun cevabını bilmek ister. Kürtaj işleminin ücretini belirleyen bazı faktörler vardır. Kürtaj ücreti belirlenirken; kürtaj için başvurulan gebelik haftası (gebelik haftası ne kadar fazla ise ücret artar), kürtajı yapan doktorun ünü ve tecrübesi, kürtajın gerçekleştirildiği kliniğin kalitesi, kürtajda uygulanacak anestezi türü ve hatta bulunduğunuz coğrafya gibi faktörler gözönünde bulundurulur. Anestezi türünü tamamen uyutulma dediğimiz genel anestezi olarak seçerseniz 150 ila 200 TL arasında bir ücret artışı söz konusu olacaktır. Tüm bunları göz önüne alırsak gebeliğin ilk ayında olan yani 4 haftalık bir kürtaj işlemi için SGK ile sözleşmeli özel bir hastaneye gittiğinizde cebinizden 200-400 tl arası bir para çıkacaktır. Sosyal güvenceniz yoksa ya da var ama adım çıkmasın bu işi özel olarak yaptırayım derseniz kürtaj fiyatları 1000-2000 TL'yi bile bulabilir. Özel sağlık şirketleri ile anlaşmalı hastanelerde de yüksek faturalar çıkmaktadır fakat orada çıkan faturayı sağlık sigortası karşılamaktadır. Bu sadece ameliyat ücreti değil, ameliyathane, anestezi, ilaç, bakım ve yatak ücreti olarak size çıkartılacak toplam faturadır. Eğer kürtaj yaptırmaya kararlı iseniz geç kalmayın. Çünkü her geçen süre aleyhinize işlemekte ve kürtajın fiyatı da yukarılara tırmanmaktadır. Zaten 10 haftanın üzerindeki gebeliği sonlandırma gibi bir şansınız yoktur. Ülkemizde yasalar 10 haftaya kadar kürtaja izin vermektedir. Bunun üzerinde kürtaj yaptıran da yapan da suç işlemiş olur.

Kürtaj Nasıl Yapılır?



Kürtaj Nasıl Yapılır?

Kürtaj değişik yöntemlerle uygulanan bir istenmeyen gebelik sonlandırma operasyonudur. Kürtaj yöntemleri içinde en güvenilir ve ağrısız olanı vakum küretaj işlemidir. Kürtaj yaptırmaya karar verenlerin merak ettikleri esas cevap, kürtaj nasıl yapılır sorusunun cevabıdır. Vakum küretaja başlamadan önce ilk olarak rahim girişi lokal anestezi ile uyuşturulur. Rahim girişi anestezinin etkisiyle uyuşturulduktan sonra biraz beklenir ve hegar bujisi dediğimiz cerrahi alet yardımıyla rahim kanalı birkaç milimetre genişletilir. Rahim genişledikten sonra karmen kanülü kanala yerleştirilir.

Daha sonra Karmen kanülü dediğimiz enjektöre benzeyen aletin ucuna vakum aleti bağlanarak negatif basınç oluşturulur. Çok kısa bir sürede gebelik kesesi dışarıya doğru vakumlanarak alınır. Bu işlemden sonra ultrason yardımıyla rahim içi kontrol edilir. İçeride herhangi bir parça kalıp kalmadığına bakılır. Kürtajda en çok sıkıntı olan durum rahim içerisinde parça kalmasıdır. Eğer parça kalması gibi bir durum oluşmuşsa yeniden kürtaj yaptırmak gerekebilir.