Marul Cinsel Istegi Zedeliyor

on 13 Haziran 2008 Cuma

Salataların vazgeçilmez unsuru olan marulun bir çok yararı bulunuyor.

Ancak uzmanlar, marulun fazla yenilmesi halinde göz kararmasına neden olduğu, cinsel gücü azalttığı ve uyku verdiğini bildiriliyor.

Bitki bilimcilere göre, marulun içinde A, B, C, E vitaminleri, demir, kalsiyum, çinko, fosfor, iyot, sodyum ve bakır gibi mineraller bulunuyor.

Marulun sağlık üzerine olumlu etkileri şöyle sıralanıyor:

* İştah Açar, İdrar Söktürür: Maydanozla birlikte salata yapılıp sirke ile yenilirse iştah açar, idrar söktürür.
* Sinirlere İyi Gelir: Marul sürekli yenir ya da marul tohumu balla macun yapılıp yenilirse sinirleri sakinleştirir.
* Baş ve Göz Ağrısını Dindirir: Marul tohumunun suyu ile arpa unu hamur yapılıp göze yakı yapılırsa göz ağrısına iyi gelir. Sirke veya limon ile salatası yenilirse safradan kaynaklanan baş ağrısını geçirir."

Marulun olumlu özelliklerinin yanı sıra özellikle evliler için bir olumsuz özeliliği bulunuyor. Bitki bilimciler, marulun fazla yenilmesi halinde göz kararması yaptığını, cinsel gücü azalttığını ve uyku verici özelliği bulunduğunu bildiriyor.

Viagra Yerine Kalca Jimnastigi

Almanya'nın Köln Üniversitesi'nde görevli bilim adamları milyonlarca erkeğe "müjde" olabilecek bir yöntem keşfetti. Uzun süredir "iktidarsız" erkekler üzerinde araştırma yapan öğretim görevlileri, disiplinli bir şekilde yapılacak jimnastiğin viagradan daha etkili olabileceğini ortaya çıkardı.

Heidelberg'te yayınlanan "Der Urologe" dergisi, Köln'lü uzmanların araştırmalarıyla ilgili haberinde bu yöntemin viagra alabilecek ekonomik güçte olmayanlar için 'umut' olduğunu belirtti.

Araştırmayı yürüten öğretim üyelerinden Ürolog Frank Sommer, iktidarsız erkekler üzerinde yapılan testlerde bilinçli jimnastiğin viagradan daha çok etki yaptığının gözlendiğini söyledi. Sommer, "Bilinçli ve düzenli yapılan kalça jimnastiği, kan dolaşımına ritim kazandırıyor. Bu da sadece iktidarsızlığın önemli ölçüde giderilmesini sağlamakla kalmıyor, çoğu zaman yinelenmesinin de önüne geçiyor. Halbuki viagra sadece geçici 'şehvet' sağlamakla kalıyor" dedi.

Sommer, teste tabi tutulan erkeklerde jimnastiğin etkisi yüzde 80 olarak belirlenirken, viagranın ancak yüzde 74 oranında etki yaptığı anlaşıldı.

Evlilik ve Cinsel Sogukluk

Cinsel sağlık bilgileri konularimizdan bu defa ki konumuz evlilikte yasanan cinsel sogukluklar. Evli ciftler arasinda yasanan cinsel sogukluk nedenleri ve alinabilecek onlemler hakkindaki bilgileri asagidaki yazimizda bulabilirsiniz.

Evli çiftler arasında baş gösteren cinsel soğukluğun en önemli nedenlerinden biri, ilişkiye gerekli özenin gösterilmemesi. Aralarında cinsel soğukluk baş gösterdi mi çiftler aralarındaki sevgi bağının da koptuğuna inanıyorlar, oysa bu büyük bir yanılgı.

Evlilklerde cinsel çekimin azalması sevginin de yavaş yavaş bittiğinin habercisiymiş gibi gelir çiftlere. Oysa gerçek sebep fiziksel ve duygusal bir takım rahatsızlıklar olabilir. Bu nedenle öncelikle problemin ne olduğunu araştırmak ve buna göre hareket etmek gerekiyor.

Evlilklerde çiftleri birbirinden uzaklaştıran en büyük etken ilişkiye gerekli titizliğin gösterilmemesi ve cinsel yaşama yeniliklerin kazandırılmaması. Evli çiftlerin zaman içinde ara ara ilişkilerini gözden geçirerek yeni bir boyut getirmeleri gerekir. Evlilikle noktalanan yıllar süren flörtlerde de sonuç değişmiyor. Bu çiftlerin cinsel hayatları kuvvetli bir aşk bağının ötesinde güvenli bir sevgi ve güvenilir bir sevgiliyle birlikte olmalarının verdiği şehveti taşıyor.

Kadınlarda Cinsel Soğukluk
Yapılan araştırma sonuçlarına göre seks, stres, yorgunluk ve baş ağrısıyla savaşıyor. Aynı zamanda bünyeyi de rahatlatıyor. Cinsel soğukluk, partnere yetişme çağında ailenin cinsellik konusunda gösterdiği tutuculuğa bağlı olabiliyor. Diğer bir neden de, gençlik çağındaki ilk deneyimde meydana gelmiş bir zorlama ya da partnerin doğru kelimeleri ve dokunuşları bulamamasından doğan ters etkilenmenin yıllar sonra bilinç altından çıkması. Bu sorun, kadının yaşadıkları incelenerek çözümlenmeli. İsteksizlik ve orgazm olamama geçmişle yüzleşmenin getirdiği bir sorun da olabiliyor.

Ağrı ilişkiden soğutabilir
Toplumsal baskı ve tabular, kadın cinselliği söz konusu olduğunda, kadından çok daha fazla söz sahibi olduğundan kadın kendini ilişki sırasında baskı altında hissedip ilişki sırasında kendini kasabilir. Evliliğin ilk gecesinde kadının kendini kasması ilişkiden haz almasından çok acı duymasına neden olmuş olabilir. Bu nedenle de cinselliğe bakışı farklı olacaktır.

Bundan başka ilişkinin ilk saniyelerinde meydana gelen spazm - ağrı, ağrı - spazm kısır döngüsü cinsel hayatı kabusa dönüştürebilir.

Libido Kaybı
Libido kaybı, cinsel isteğin kaybolması anlamına gelir. Evliliklerinin ilk yıllarında mükemmel bir cinsel hayata sahip olan çiftlerin, bir zaman sonra birbirlerinden soğumalarının nedeni büyük ihtimalle libido kaybına bağlıdır.

Libido kaybına çiftlerin psikolojik yapılarındaki değişiklik neden olabilir. Genel olarak evli çiftlerde libido kaybının nedenlerini şöyle sıralayabiliriz:

* İstenmeyen gebelik korkusu,
* İlişkiye girmeyi önleyen korkular,
* Kişinin psikolojik durumundaki değişiklikler,
* Sosyal ve ekonomik nedenlere bağlı stresler,
* Travmaya neden olan tıbbi müdahale,
* Vajenin penisi içine alması sırasında ağrı olması.

Jinekolojik Rahatsızlıklar
Eğer kadında bir takım jinekolojik rahatsızlıklar baş gösterdiyse bunlar da cinsel soğukluğa yol açabilirler. Eğer kadın doğum gibi büyük bir değişiklik yaşadıysa vücudunun yeniden eski ritmini yakalaması üç aylık bir süre isteyecektir. Bu arada kadının annelik, eşlik, evinin kadını gibi konularda aklının karışması da cinselliğe zaman ayırmasını engelleyici etkenlerden olabilir.

Cinsel hayatı etkileyecek birkaç jinekolojik rahatsızlığın bilinmesinde fayda vardır:

* Rahim ağzı enfeksiyonları
* Vajinal mantar, trikomonas gibi vajen enfeksiyonları
* Vajen akıntıları
* Yaşa bağlı hormonal yetersizlikten kaynaklanan kuruluk
* Ameliyat sonrası meydana gelmiş yapışıklıklar
* İkiden fazla, zorlu normal doğumlarda mesane tabanının gevşemesine bağlı idrar kaçırma problemi. Bu tür rahatsızlığı olan kadınlar cinsel ilişki sırasında da idrar kaçırabilirler.

Psikolojik Sogukluk
Bazı durumlarda ise kadının yaşadığı bu karmaşa fiziksel bir rahatsızlıktan, vajinismustan ileri gelebilir. Vajinismus, anatomik ve ruhi hassasiyet yüzünden vajinanın şiddetli ve ağrılı büzülmesi, cinsel temas sırasında vajinanın etrafındaki kasların kasılmasıdır. Cinsel ilişki sırasında duyulan bu acı kadının seksten soğumasına neden olabilir. Tanımında belirtildiği gibi vajinismus ya da diğer adıyla vajinizm psikolojik rahatsızlıktan ileri gelebileceği gibi vajinal enfeksiyon, östrojen azlığı, deriye değin sorunlar ve rahimdeki iltihaplanma ya da yaradan da ileri gelebilir. Bu gibi durumlarda bir doktora başvurmanızda fayda var. Cinsel soğukluğun en etkili ilacının sevgi, sabır ve anlayış olduğunu çiftler unutmamalıdır.

Erkeklerde Cinsel Soğukluk
Toplumumuz kadına yatakta ne kadar baskı yapıyorsa erkeği de o kadar serbest bırakıyor. Performansından şüphe edilmeyen erkek de kendisine gösterilen bu güveni baskı olarak algılayabiliyor oysa. Erkeklerde de bazı fizyolojik sorunlar sıkça görülebiliyor. Cinsel fonksiyon bozuklukları ile uğraşan uzmanlar öncelikle ilk iş olarak olayın fiziksel mi, yoksa psikolojik mi olduğunu araştırıyorlar.

Fiziksel rahatsızlıklardan ileri gelen cinsel isteksizliğin bir takım konsültasyonlarla ortadan kaldırılması mümkün. Bu fiziksel rahatsızlıklar çoğunlukla kalp - damar hastalıkları, bazı hormon veya enfeksiyon hastalıkları ile libido üzerinde olumsuz etki yapan ilaçların neden olduğu hastalıklar oluyor. Psikolojik nedenlerden bazıları ise stres, sürmenaj, kendine güven eksikliği, çift arasında yaşanan sorunlar olabiliyor. Bu gibi durumlarda çiftlerin aralarındaki problemleri çözmek üzere bir evlilik uzmanının yardımını almaları gerekebilir.

Sevisirken Televizyonu Kapatmayi Unutmayin

Iste yeni bir cinsel saglik ile ilgili yazimiz. Bu seferki yazimizda sevisirken size televizyon acik olsa da olur mu yoksa kesinlikle kapatilmasi mi lazim? sorunun cevabini verecegiz.

Yapılan araştırmalarda eşlerin cinsel birlikteliklerini de televizyon karşısında gerçekleştirdikleri ortaya çıkmakta. Psikologlar ise bu durumun oldukça yanlış olduğunu, bu gibi durumlarda yeterli cinselliğin yaşanamayacağını açıklıyorlar. Eşlerin televizyonun cinsel hayatlarına olan etkisini önlemek için cinsel yakınlaşma sırasında mutlaka televizyonun kapatılmasını öneriyorlar.

Televizyon kanallarında ilgi çekici programların akşam saatlerinde yayınlanması, bir çok eşinde cinsel birlikteliğini bu saatlerde yaşaması çatışmaya neden oluyor.Televizyon kanalları sahipleri ise bu durumun tam tersinin meydana geldiğini savunuyorlar. Televizyonda yayınlanan programların cinsel birlikteliği azalttığını değil tam tersi cinsel birlikteliği arttırdığını söylüyorlar.Uzmanların yaptığı araştırmalar çiftlerin büyük bölümünün televizyonda seyrettiği olumsuz haberlerin, stres yaratan talk showların cinsel isteği kaybettiği konusunda kanıtlar ortaya koyuyor hatta televizyonun sadece açık olmasının da olumsuz etkiye neden olduğu bildiriliyor.

Çocuklarda Başağrıları

Başağrısı, çocukluk ve adolesan döneminde görülen önemli bir semptomdur. Olguların büyük bölümünde hiçbir neden saptanamamasına karşın, basit bir üst solunum yolu enfeksiyonunun ya da intrakranial kitle gibi ciddi bir hastalığın semptomu olabilmektedir. Bu nedenle tanının doğru konulması ve uygun tedavinin planlanması gerekmektedir.

Başağrısı, geniş serebral arterler ve venler boyunca, kafatasında periostumda, saçlı deri ve kaslarda, vasküler sinüs mukozasında, dura çevresindeki geniş venlerde, temporomandibuler eklem, diş, dişeti gibi ekstrakranial ve intrakranial yapılarda yeralan ağrıya duyarlı fibrillerin uyarılması sonucu meydana gelmektedir. Okul çağı çocuklarının % 7’si, adolesanların ise % 15’i başağrısından yakınmaktadırlar. Beş yaşındaki çocuklarda başağrısı prevalansı % 19.5 olmasına karşın bu oran 13 -15 yaş grubunda % 67.5’e yükselmektedir.

1. Migren başağrısı

1.1. Aurasız migren (Common migren)

1.2. Auralı migren

1.3. Komplike migren

1.3.1. Hemiplejik veya hemisensoryel migren

1.3.2. Basiller migren

1.3.3. Oftalmoplejik migren

1.4. Cluster başağrısı

2. Gerilim başağrısı

2.1. Episodik

2.2. Kronik

3. Sinüs başağısı

4 Kafa travmalarına bağlı başağrısı

5. İntrakranial kitleler

6. Benign intrakranial hipertansiyon

7. Epilepsi ile birlikte başağrısı

8. Meninks irritasyonuna bağlı başağrısı

1. Migren başağrısı:

Genellikle 7-10 yaş grubunda başlayan ağrı çocukların % 5’inde adolesanların ise % 17’sinde görülmektedir. Çocuklarda da erişkinlerde olduğu gibi migren başağrısının değişik tipleri vardır. Hastalarda migrenin tipine bağlı değişik semptomlar görülmektedir. Başağrılı çocukların ailelerinde migren öyküsünün alınması tanının kesinleştirilmesinde yardımcı olmaktadır. Klinik gözlemler migrenli çocukların % 70’inin ailesinde migren BA’sı olduğunu göstermiştir .

Ağrıyı tetikleyen faktörler arasında parlak ışık, gürültü, TV izlemek, fiziksel ve emosyonel stress, eksersiz, depresyon, kafa travması, mensin ilk günleri, çok uyumak veya aç kalmak, ortam değişikliği yanısıra kırmızı şarap, peynir, çikulata, fındık gibi yiyeceklerin tüketilmesi bulunmaktadır

1.1. Aurasız migren:

Migren başağrılı çocukların % 85’inde aurasız migren başağrısı görülmektedir.. Tek taraflı ya da bifrontal lokalizasyon gösteren pulsatil özellikteki ağrı başlangıçta hafifftir. İlerleyen dakikalarda şiddetlenir. 15-20 dak. içinde pik yapan ağrı 2-48 saat devam edebilmektedir. Rutin fiziksel aktivite, orta derecede veya şiddetli günlük aktiviteler, eksersiz ağrıyı provoke etmektedir. Ağrı sırasında bulantı ve/veya kusma, fotofobi, fonofobi ve osmofobi olmaktadır. Çocukların büyük kısmında ilk 30 dak. içinde kusma olmaktadır. Özellikle kız çocuklarda ağrıya dizzines de eşlik etmektedirr. Ağrı sırasında çocuklar karanlık odayı tercih ederler. Ataklar arasında tamamen normaldirler. En az beş atağın geçirilmesi tanı koydurucudur (9,10,11).

1.2. Auralı migren:

Aura döneminde serebral korteks ve/veya beyin sapı bulgularını içeren en az bir ya da daha fazla reversibl semptomlar tanımlanmaktadır. Dört dakikadan uzun süren aura döneminde en az bir aura semptomu görülür. Altmış dakikadan daha uzun süren aura semptomu tanımlanmamıştır. Aurayı izleyen başağrısı minumum 60 dak. devam eder. Auralı migren tanısının konabilmesi için en az iki atağın geçirilmesi gerekmektedir.

1.3. Komplike migren:

Bu tip ağrı sırasında fokal nörolojik defisit vardır. Üç tipi vardır.

1.3.I. Hemiplejik veya hemisensoryel migren:

Başağrısı sonrası birkaç saat ya da 24 saat devam eden tek taraflı güçsüzlük veya uyusukluk vardır. Kuvvet kaybı yüz, kol ve ayağa yayılmaktadır. Güçsüzlük sağ tarafa lokalizasyon gösterdiğinde birlikte konuşma bozukluğu da gelişebilmektedir. Hemiplejik migrenli olguların % 50-60’ında 19. Kromozomda defekt olduğu gösterilmiştir.

1.3.2. Baziller migren:

Ağrı baziller ve posterior serebral arterlerde vazokonstrüksiyon sonucu gelişir. Hastalar başın arka kısmında ağrı, çift görme, baş dönmesi, kulak çınlaması veya dengesizlikten yakınırlar.

1.3.3. Oftalmoplejik migren:

Aynı tarafta III. Kranial sinir parezisi ve reversibl monoküler körlük vardır..İlave olarak tek taraflı frontal bölgeye lokalize başağrısı tanımlanır. Bu tip migren başağrıları çocuklarda nadiren görülür.

1.3.4. Cluster başağrısı:

Bu tip başağrısı % 85 oranında erkeklerde görülmektedir. Demetler ya da gruplar halinde görülen saat alarmı şeklindeki ağrı hemen her gece aynı saatte başlar. Belirli periodlarla birkaç hafta veya ay devam eder. Oldukça şiddetli olan ağrının süresi bir veya iki saati geçmemektedir. Ağrı ile aynı tarafta burun akıntısı, gözde kızarıklık, enflemasyon vardır. Bu tip ağrı daha çok 12-18 yaş grubunda ve genç erişkinlerde görülür. Sigara ve alkolün atakları provoke ettiği bilinmektedir.

Migren başağrısı tanılı olguların nörolojik mayeneleri normaldir. Sadece komplikasyonlu migren olgularda atak sırasında kuvvet kaybı, üçüncü kranial sinir parezisi ve ataksi saptanabilir.

Tedavi:

Antihistaminikler, Narkotik ve nonnarkotik analjezikler, Sedatifler, Antiemetikler

Beta blokerler ve Trisiklik Antidepresanlardan yararlanılmaktadır.

2. Gerilim başağrısı:

Çocuklarda en sık görülen başağrısı tipidir. Emosyonel faktörler okul başarısızlığı stresi, aile içi tartışmalar ağrının en muhtemel nedenidir. Diffüz olan ağrı bazı zamanlar baş çevresinde band şeklide dağılım gösterir. Hiçbir zaman bulantı ve kusma ile birlikte değildir. Episodik ve kronik olmak üzere iki grupta incelenir (12).

2.1. Episodik gerilim başağrısı:

Günün herhangi bir saatinde başlar. Genellikle geçici stress, anksiyete, öfkelenme ve yorgunluk sonrası görülür. Daha çok şakaklarda lokalizasyon gösteren ağrı , tüm baş çevresine band şeklinde yayılım gösterebilir Hastalar boyun ve baş kaslarında gerilme, sıkışma, kasılma, basınç ve çekilme tanımlarlar.

2.2. Kronik gerilim başağrısı:

Hemen her gün veya ayda en az 15 kez tekrarlayan ağrı başta diffüz yayılım göstereceği gibi tepeye ya da başın bir tarafına lokalize olabilir. .Gün içinde fluktuasyonlar gösterir. Fotofobi, fonofobi, bulantı ve kusma gibi semptomlar tanımlanır. Stress ve yorgunluk sonrası görülmesine karşın fiziksel ve psikolojik problemler ile depresyon da gözardı edilemez. Kızlarda erkeklere nazaran daha fazla görülür.

Genç çocuklarda gerilim başağrısını migren başağrısından ayırdetmek oldukça güç olmaktadır. Ancak yinede her iki tip başağrısının kendine özgü karakteristik bulguları olmaktadır. Daha çok stress sonrası başlayan gerilim başağrısı şakaklara ve buyuna yayılmaktadır. Bulantı-kusma, karın ağrısı olmamaktadır. Orta şiddette olan ağrı 30 dakikadan birkaç güne kadar devam edebilmektedir. Migren başağrılı çocukların ailelerinde yüksek oranda başağrısı öyküsü alınmasına karşın gerilim başağrılı çocukların ailelerinde bu oran oldukça düşüktür. Sonuçta, gerilim başağrıları depresyon, anksiyete, üzüntü, yorgunluk ya da emosyonel bozukluklar sonrası görülmekte ancak yinede nedeni kesin olarak bilinememektedir. Hastaların muayeneleri normaldir. Tanı koydurucu laboratuvar. bulguları yoktur.

Tedavi:
Nonsteroid antienflematuarlar (İbufrofen, Diklofenac, Fenoprofen, Flurbiprofen, Ketoprofen, Naproksen), Nonsedatif trisiklik antidepresanler (Protiptilin, Desipramin), sedatif trisiklik antidepresanlar (Amitriptilin, Doxepin, Nortriptilin, Amitrimtilin), Seroronin reuptake inhibitörleri (Fluoksetin, Sertralin, Paroksetin)’den yararlanılmaktadır.

3. Sinüzite bağlı başağrısı:

Sinüzite bağlı gelişen başağrıları çocukların yaklaşık % 15inde görülmektedir. Hastalar sabahleyin ya da günün herhangi bir saatinde başlayan, pozisyonla değişiklik gösteren zonklayıcı nitelikte ağrıdan yakınırlar. Etmoidal ve frontal sinüzitte ağrı retroorbital lokalizasyon göstermektedir. Frontal ve maksiller bölgelerin palpasyonu ile hassasiyet görülür. Ağrıya eşlik eden ateş 10 güne kadar devam edebilmektedir. Direk X-Ray grafide tanıyı destekleyici görüntü saptanır. Tedavi, Antibiyotikler, analjezikler, nazal dekonjestanlar ile yapılmaktadır.

4. Kafa travması:

Hastalar travmadan hemen sonra kısa süreli ağrıdan yakınırlar ya da ağrı ile birlikte bulantı, kusma, letarji veya konvulsiyonlar görülmektedir. Çoklukla ağrı kapalı kafa travmalarından aylar sonra gelişebilmektedir. Travmaya bağlı kronik başağrılı olgularda ilk aylarda birlikte vertigo ve kişilik değişiklikleri olmaktadır. Travmanın şiddeti ve lokalizasyonuna bağlı olarak nörolojik bulgular saptanır. Tanıda CT ve MRI gibi radyolojik incelemeler yararlı olmaktadır. Ayrıca hastalarda davranış değişikliklerinin görülmesi, ajite veya depresif olmaları, uyku hali ve diğer nörolojik muayene bulguları tanıda yardımcı olmaktadır (15).

5. İntrakranial kitle (Tümör, Apse):

Beyin tümörleri benign ya da malign olsun çocuklarda başağrısının nadir görülen nedenlerinde bridir. Başağrısının intrakranialmi yoksa ekstrakranial nedenlerle mi geliştiğini ayıdetmek zor olmaktadır. Ancak hastalar kitleye bağlı gelişen ağrılarda belirli lokalizasyon gösterebilirler. Semptomlar tümörün tipine ve lokalizasyonuna bağlı özellikler gösterir. KİBAS durumunda ise ağrı yaygındır. Sabah uyandıklarında artar. Birlikte fışkırır tarzda kusma vardır. Muayenelerinde papil ödemi, 6. Kranial sinir parezisi, ataksi, spastisite veya sadece bilinç bozukluğu olabilir. Mutlaka CT veya MRI gibi radyolojik incelemeler yapılmalıdır.

6. Psödötümör serebri:

Hastalarda kafa içi basınç artması sonrası gelişen ağrı sabah ve bulantı ile artar. Ayrıca olaya diplopi, ataksi, spastisite gibi bulgular da eşlik eder. Tetrasiklinler, penisilin, gentamisin, steroidler, indometazin, tiroid hastalıkları, lityum karbonat bu hastalığa neden olmaktadır. Psödötümör serebriye bağlı başağrısı olan olgularda BOS basıncının yüksek bulunması tanı koydurucudur. CT’de ventriküllerde küçülme saptanır. Tedavide; Karbonikanhidraz inhibitörleri ve deksametazon kullanılır.

7. Epileptik başağrıları:

Migren ve epilepsi, her ikisi de genellikle nöbetler arasında nörolojik muayenenin normal olduğu, nöbetler sırasında ise geçici nörolojik fonksiyon bozukluğu ile karakterize, paroksismal bozukluktur. Migren BA (başağrısı) proflaksisinde antiepileptik ilaçlar kullanılmasına karşın her ikisinin de klinik fenomenleri ve patofizyolojileri farklıdır (16).

Başağrısının prodromal ve spesifik semptomları epilepsi kliniğinden farklı olmasına karşın bu iki paroksismal bozukluğun birlikte görüldüğü olgularda hangi başağrısı atağının epilepsi ekivalanı olduğunu ayırdetmek güç olmaktadır. Epileptik hastaların % 8-14’ünde migrenöz başağrılarıları görülmektedir. Bazı klinik gözlemler bu iki yaygın hastalığın koinsidental olarak birlikte bulunduklarını göstermiştir. Hastalarda başağrısı epileptik nöbetler başlamadan yıllar öncesinde var olabileceği gibi, epilepsi tanısı aldıktan sonra da başlayabilmektedir. Hasta epilepsi tanısı aldıktan sonra görülen ağrılar nöbet sırasında ya da postiktal dönemde veya nöbetten bağımsız olarak her hangi bir zamanda gerçekleşmektedir. Bu durum epilepsinin mi başağrısına yol açtığı ya a antiepileptik ilaçların mı başağrısına neden olduğu tartışmasını doğurmaktadır.. Antiepileptik ilaçların BA’sına yol açtıkları bilinmektedir. Ancak bu ilaçların spesifik olarak hangi tip BA’sına neden olduklarını belirten bir çalışma da yoktur. Kesin olarak bilinen nöbetin yarattığı stress faktörünün gerilim ve migren BA’sına neden olduğudur (4).

Bazı epileptik nöbetler migren aurası şeklinde başlamakta ve sonra jeneralize tonik klonik kasılmalar gerçekleşmektedir. Ya da nöbet sadece migren aurası şeklinde görülmektedir. Nöbetin geçirildiği iktal dönem birkaç dakikalık başağrısı ile geçebilmektedir.

Epilepsi hastalarında postiktal dönemde başağrılarının görüldüğü bilinmektedir. Jeneralize konvulsiyonlar sonrası görülen BA’ları metabolik değişiklikler ve serebral kan akımının artmasına sekonder gelişmektedir (17,18,19,20).

Migren ağrısı sırasında olguların % 22’sinde, gerilim BA’sı sırasında ise % 24’ünde EEG anormalliği saptanmaktadır. Genel olarak EEG’de delta hakimiyeti ve alfa azlığı dikkati çekmektedir. Anormallik % 2 olguda epileptiform ozellik göstermektedir. Lokalizasyon daha çok oksipital orijinli olmaktadır (21).

8. Menenjit (Meninks irritasyonu):

Menenjit meninksleri ve membranları etkilemektedir. Meninks irritasyonuna neden olan enfeksiyonlar veya serebrovasküler hastalıklar akut başlangıçlı siddetli başağrılarına neden olmaktadır.

9. Çocuklarda başağrılarının diğer nedenleri.

Hipertansiyon

Ateş

Boğaz ağrısı

Hpoglisemi

Viral enfeksiyonlar (sinüsler, idrar yolları, akciğer)

Allerjenler (tyramin, dopamin, pheniletamin, monosodyum glutamat)

Kulak ağrısı

Diş problemleri

Depresyon

1. Akut jeneralize
2. Akut lokalize

Sistemik enfeksiyonlarSinüzit

SSS enfeksiyonlarıOtitis

ToksinlerOküler anormallikler

PostiktalDiş hastalıkları

Elektrolit imbalansıTravma

HipertansiyonOksipital nevralji

Hipoglisemi

LP sonrası

Travma

SVH

Kollajen doku hastalıkları

3. Akut rekürren
4. Kronik progresif

MigrenBeyin tümörü

Komplike migrenPsödötümör serebri

Migren varyantlarıBeyin apsesi

ClusterSubdural hematom

Epileptik nöbetHidrosefali

5. Kronik nonprogresif

Kas kontraksiyonu

Konversiyon

Depresyon

1. Akut başlangıçlı jeneralize başağrıları:

Başağrıları güçlükle tanınmaktadırlar. Eğer ağrı ile birlikte nörolojik semptom ve bulgular varsa altta yatan organik neden mutlaka araştırılmalıdır. Acil kliniklere BA'sı ile baş vuran adolesan ve erişkinlerin % 2-6’sı bu tip ağrıdan yakınırlar. Şiddetli ve pulsatil nitelikteki ağrı birkaç dakikadan birkaç saate kadar devam edebilir. Tedavide nonsteroid antienflematuarlar yeterli olmaktadır (22).

2. Akut başlangıçlı lokalize başağrıları:

Sinüzit, otitis media, astigmatizm, diş ağrılar, kafa travmaları, oksipital nevraljiler bu tip ağrılara neden olurlar. Hastaların nörolojik muayeneleri normaldir. Başağrısının tadavisi nedene yönelik ve semptomatik olmaktadır.

3. Akut başlangıçlı ve tekrarlayıcı başağrıları:

Migren başağrısı en sık görülen ağrı tipidir. Epizodik, periodik ve paroksismal özellikteki ataklar bulantı ve kusma ile birliktedir. Küme başağrısı ise daha nadir görülür. Tek taraflı ve göz arkasında lokalizasyon gösteren ağrı yüzde kızarıklık ve burun akıntısı ile birliktedir. Tedavi zor olmasına karşın hastalar metiserjid melaz, steroidler ve lityum karbonattan yararlanırlar.

4. Kronik ilerleyici başağrıları:

Kafaiçi basıncı artmasına bağlı gelişen BA’sı ilerleyici özelliktedir. Hidrosefali, beyin tümörü, beyin apsesi, psödötümör serebri ve kronik subdural hematom en sık nedenler arasındadır. KİBA’sı ile birlikte bulantı, kusma gibi semptomlar, kuvvet kaybı, ataksi, kişilik değişiklikleri, letarji ve görme bozuklukları şeklinde fokal nörolojik bulgular tesbit edilir. Ancak nörolojik muayenede anlamlı nöropatolojik bulgu saptanamayabilir. CT ve BOS incelemeleri en önemli tanı yöntemleridir. Olguların en kısa zamanda tanıları konmalı ve tedavileri planlanmalıdır.

5. Kronik ilerleyici olmayan başağrıları:

Başağrısı, emosyonel ve organik faktörlerle presipite edilir. Bu tip başağrıları 10-12 yaş altında nadiren görülmesine karşın sıklıkla adolesan döneminde kas kontraksiyon ve gerilim başağrıları şeklinde görülürler. Organik olmayan bu tip ağrılar migren ile birlikte görüldüklerinde mikst tipe başağrısı sendromunu oluştururlar. Fizik ve nörolojik muayeneleri norl olan olguların radyolojik incelemelerinde de anlamlı bulgu saptanamaz. Okul başarısının düşmesi, uyku bozukluğu, agresif davranışlar sonrası gelişen depresyon en önemli nedenidir. Ağrı 8 haftadan daha uzun devam edbilir. Olgular amitriptilin tedavisine iyi yanıt verirler

Deri Altı Kapsüller

Cilt altı kapsülleri

Cilt altı kapsülleri etkili, uzun süreli ve geri dönüşümlü bir doğum kontrol yöntemidir. Yapay hormon içeren yumuşak silikondan yapılmış altı ince ve esnek kapsül kadının üst kolunun iç kısmında derinin hemen altında küçük cerrahi bir girişimle yerleştirilir ve vücuda yavaş yavaş hormon salgılar. İçinde prefesteron hormonu ovülasyonu (yumurtlama) baskılayarak ve servikal mukusu, sperm geçişini engelleyecek biçimde kalınlaştırıp azaltarak gebeliği önler. En etkili doğum kontrol yöntemlerinden biridir . Karaciğer hastalığı damarda pıhtılaşması olanlarda meme kanserinde kullanılmaz.

Deri altı kapsülleri ( Norplant) doğal kadınlık hormonu olan progesteronun sentetik formunu içeren deri altına yerleştirildikten sonra yavaş salınan ilaçlardır. Kadının daha az kullandığı kolunun üst iç kısmın deri altına altı adet olarak yerleştirilirler.Gebelikten koruyuculuğu %98.8'dir.Uygulandıktan sonra beş yıl süre ile etkilidir. Emzirmeyi etkilemez. Emziren anneler de kullanabilir.

Kapsüller çıkarıldıktan sonra kadın normal adet görmeye başlar ve yeniden hamile kalabilir.Bazen deri altı kapsülleri çıkarıldıktan sonra doğurganlığın dönüşü gecikebilir.

Kanama düzensizliklerine neden olabilir. Bazı kullanıcılarda baş ağrısı, huzursuzluk, kilo artışı ve iyi huylu over kistleri görülebilir.

Gebelik veya gebelik şüphesi olanlar,aktif karaciğer hastalığı olanlar,tanı konmamış vajinal kanaması olan kadınlar,damar hastalıkları ,meme kanseri veya şüphesi olan kadınlara bu işlem uygulanmaz.

Deri altı kapsülleri kullanırken dikkat etmeniz gerekenler:

*Kolunuzda şiddetli ağrı varsa,
*Uygulama yerinde iltihap veya kanama oluyorsa,
*Kapsüllerden birinin yerinden dışarı atılması durumunda,
*Adet kanamanız şiddetlenirse,
*Şiddetli baş ağrınız olursa,
*Karın ve kasığınızda şiddetli ağrınız olursa,
*Göğsünüzde şiddetli ağrı ya da nefes darlığı olursa,
*İşlemden sonra sarılık gelişmişse,
*Uygulamadan itibaren düzenli adet gördükten sonra adet gecikmesinin olması hallerinde,
Mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurunuz.

Doğum Kontrol Bantları

Cilt bantları sentetik hormonlar içerip doğal doğum kontrol hapları gibi etki göstererek gebeliği engellemektedirler.
Doğum kontrol hapları ile aynı etkidedirler.
Doğum kontrol bantları haplarından daha risklidir.Bazı marka doğum kontrol bantları, kan pıhtılaşmasına yol açarak ölüm riskini artırıyor.
Bu bantların yan etkileri doğum kontrol haplarından üç kat fazla , bunun sebebide bant kullanımı sırasında doğum kontrol haplarına oranla yüzde 60 oranında daha fazla östrojenin kana karışması .
Doğum kontrol hapları ve bantların aynı oranda östrojen içermesine rağmen bantların hormonu emme kapasitesi yüzde 50 fazla . Bu da kadında kan pıhtılaşması riskini artırıyor .

Diyafram Uygulaması

Diyafram rahim ağzını örten, kenarları sert, kauçuk bir araçtır ve vaginaya yerleştirildiğinde, bir daire şeklini alır ve serviksin 'girişini' kapatacak şekilde yerleştirilir.Servikal açıklığa uygulanan spermisit jel ya da krem ile birlikte kullanılır spermisit madde diyafram tarafından fiziksel olarak engellemeyen spermleri öldürür.

Servikal başlık şekil olarak diyaframa benzerdir, fakat biraz daha sivridir.

Serviksin girişi 'kapatıldığı' için, spermler geçemez. Her zaman birlikte kullanılması gereken spermisid jel, spermi öldürür, ya da hareketsiz kılar. Serviksiniz için uygun ebatta olup olmadığını anlamak için ilk kullanımda doktor veya hemşire tarafından yerleştirilmesinde fayda vardır. En erken olarak, cinsel ilişkiden 6 saat önce yerleştirilmeli ve en erken olarak, cinsel ilişkiden 6-8 saat sonra (en geç 24 saat sonra) çıkartılmalıdır. Koruyuculuk oranı % 85'dir.

Cinsel ilişkide bulunduğunuz her seferinde kullanılmalıdır, cinsel ilişki sırasında yerinden çıkabilir, yerine yerleştirmesi karmaşık gelebilir, her cinsel ilişkiden önce spermisidin yenilenmesi gerekmektedir, cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı koruyucu değildir, bazı kadınlar spermiside ve latekse karşı alerjiktirler.Bu sebeplerden dolayı pek tercih edilen bir yöntem değildir.



DİYAFRAM

İnce plastikten yapılmış, rahmin vajene açılan kısmına yani rahim ağzına yerleştirilen bir kapaktır. Spermlerin rahme geçişini engelleyerek gebelikten korur. Kadın, her cinsel ilişki öncesinde diyaframı kendi yerleştirir, cinsel ilişki sonrasında ise çıkarır.

Diyafram, hekimin muayenesi ve rahim ağzının ölçüsünün alınmasından sonra sipariş verilir ve her kadın için rahim ağzına uygun boyutta özel yapılır. Bu yöntemi kullanmaya başlamadan önce danışmanlık alınarak daha etkili yöntemler hakkında bilgi sahibi olunması kullanmak isteyen kişiye uygun bir yöntem olup olmadığına karar verilmesi için bir sağlık kuruluşuna (sağlık ocağı, ana çocuk sağlığı ve aile planlaması merkezleri ve hastanelerde) başvurulması daha uygun olur.

Olumlu Yönleri

• Kadın kendi kendine uygulayabilir

• Cinsel yolla bulaşan hastalıkların bulaşmasını engeller

• Erkek Döl Hücrelerini Öldüren Tablet ve fitiller ile birlikte kullanıldığında, hem gebeliği önleme hem de cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların bulaşmasını engelleme etkisi artar.

Olumsuz Yönleri

• Diğer gebeliği önleyici modern yöntemler kadar etkili değildir.

• Cinsel ilişkiyi kesintiye uğratır.

• Cinsel ilişki sonrasında etkili olması için 6 saat daha rahim ağzında kalması gerekmektedir.

• Kadının doğum yapması, üreme organlarından ameliyat olması veya fazla kilo alması/vermesi gibi durumlar söz konusu ise tekrar rahim ağzının ölçüsü alınarak yeni bir diyafram yaptırılması gerekir.

• Kolay bulunmayabilir, pahalıdır.

Nasıl Kullanılır?

• Kadın, bir sağlık kuruluşuna başvurarak diyafram kullanmasını engelleyecek herhangi bir durumun olup olmadığı saptanır ve rahim ağzının ölçüsü alınır. Kadının rahim ağzına uygun boyutlarda bir diyafram yaptırılır.

• Doğru uygulama öğretilir ve ilk kez kadın, diyaframı, hekimin yanında rahim ağzına yerleştirir.

• Diyafram, cinsel ilişki sonrasında 6 saat vajenden çıkarılmamalıdır.

• Tekrarlayan cinsel ilişki (6 saat içinde) söz konusu ise, son cinsel ilişkiden sonra 6 saat beklenmelidir. Ancak, 24 saatten fazla rahim ağzında bırakılmamalıdır.

• Diyafram çıkarıldıktan sonra yıkanır, kurulanır ve özel saklama kabına yerleştirilir.

Kullanılmaması Gereken Durumlar

• Rahmi geriye dönük olan kadınlara,

• Mesanesi ve rahmi aşağı sarkmış kadınlara,

• Sık sık idrar yolu enfeksiyonu geçiren kadınlara uygun değildir.

• Erkekte veya kadında nadiren alerji görülebilir. Alerjide yanma, kızarıklık, kaşınma gibi belirtiler görülür.

Elekronik Doğum Kontrolü

Çin'de, erkekler için elektronik doğum kontrol yöntemi geliştirildi. Spermleri öldüren elektronik dalgalar yayan çağrı cihazı büyüklüğündeki bir alet, erkek iç çamaşırına yerleştiriliyor. Cihazın 1 saat çalıştırılması, erkekte bir ay kadar spermleri öldürerek sterilite sağlıyor.

Düşük Hapı ve iğnesi

Düşük iğnesi diye adlandırılan iğneler aslında adet söktürücü iğnelerdir ve gebeliği sonlandırmayı sağlamaz.Bu tür iğneler östrojen ve progesteron hormonunu beraberce içerirler ve geciken adetin başlamasını sağlarlar.

Düşük hapı ise gebeliğin en erken dönemlerinde etki ederek gebeliğin sonlanmasını sağlıyor. Aslında ilacın düşük yaptığını söylemek biraz hatalı olur. Çünki gebeliğin en erken aşamasına etki ederek yumurta hücresiyle spermin birleşmesinden oluşan embriyonun uterusta (rahim içinde) yerleşmesini önleyerek gebeliği engelliyor. Embriyo yerleştikten sonra ise gebelik daha ileri aşamalara geldiğinde düşüğü gerçekleştirmek için mizoprostol adı verilen başka bir ilaçla kombine ediliyor. Bu kombinasyon sonucunda erken gebelik döneminde kürtaj gerekmeksizin düşük gerçekleşebiliyor.
Şu an için gebeliğin sonlandırılması ülkemizde yasal olarak 10. gebelik haftasına kadar ve kürtaj yoluyla gerçekleşiyor. Bu gebelik haftasından sonra gebeliğin sonlandırılması ise kadının isteğine göre değil, anne adayının hayati gebeliği devam ettirmesini engelleyen hastalıkları olduğunda, veya bebekte ciddi gelişim kusurları olduğunda bir kurul onayıyla mümkün oluyor.
İğneler (aşı, enjekte edilen hormonlar)

İğneler, hormon içerir. Her ay ve 3 ayda bir yapılan iki türü vardır. Yapıldıktan sonra kana yavaş yavaş hormon salınır. Hapa benzer şekilde yumurtanın oluşumunu engeller. Ayrıca rahim ağzındaki salgıları kalınlaştırarak spermin geçip rahme ulaşmasını önler. Daha önce hiç gebe kalmamış kadınlar da rahatlıkla kullanabilir.

İğneler, eczanelerden ve sağlık kuruluşlarından (sağlık ocağı, ana çocuk sağlığı ve aile planlaması merkezleri ve hastaneler) alınabilir. Ancak, iğneleri kullanmaya başlamadan önce danışmanlık alınarak kullanmak isteyen kişiye uygun bir yöntem olup olmadığına karar verilmesi kan basıncının ve vücut ağırlığının ölçülmesi gibi bazı işlemlerin yapılması gerekmektedir. Bu nedenli, iğneleri kullanmaya başlamadan önce ve kullanırken belirli aralıklarla bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.

Olumlu Yönleri

• Gebeliği önlemede etkili bir yöntemdir (%99)
• Kullanımı çok kolaydır.
• Adet kanamsı sırasında olan ağrı ve sancılar ile adet öncesi gerginliği azaltır.
• Adet kanaması miktarını azaltarak, kansızlığın önlenmesine yardımcı olur.
• Kadını yumurtalık ve rahim kanserine karşı korur.
• İyi huylu meme kistlerini azaltır.
• Dış gebeliği önler.
• Rahim ve tüplerde iltihap oluşmasını engeller.

Olumsuz Yönleri

• Bırakıldığında doğurganlığın dönüşü 6-9 ay gecikebilir.
• Enjeksiyonlar için sağlık kuruluşuna gitmek gerekir.
• İlk kullanımda 1-2 kilo artışı yapabilir. Bu daha ziyade su tutulumu şeklindedir. Daha az tuzlu
yenmesi, hareketin artırılması ile düzelir.
• Memelerde dolgunluk yapabilir. Bu etkisi ilk 3 ay içinde düzelir.
• Kadınların bazılarında kan basıncı (tansiyon) yükselebilir. Bu nedenle, ilk kullanıldığında ve
daha sonraki kontrollerde kan basıncı ölçülmelidir.
• Bazı ilaçlarla etkileşimi vardır.
• Aylık yapılan iğneler, sigara içen kadınlarda dolaşım bozukluklarına neden olabilir:
• Özellikle 3 aydan bir yapılan iğneler adet düzensizliklerine neden olabilir. Bu adet miktarının azalması hatta kesilmesi, ara kanamalar, lekelenmeler, nadiren de aşırı kanama şeklinde olabilir.
Bu düzensizlikler 9-12 ay içinde büyük ölçüde düzelir.

Nasıl Kullanılır?

• Adet kanamanızın ilk günü (ya da ilk 5 gün içinde) enjeksiyon koldan veya kalçadan yapılır. Gebe kalmak istediğiniz döneme kadar hiç ara vermeden (hatta yıllar boyunca) iğneleri kullanabilirsiniz.
• Diğer enjeksiyon için verilen randevu tarihinden önceki 7 gün içinde başvurabilir ve enjeksiyon yapılabilir. Ancak, enjeksiyonun yapılması için verilen tarihten 1 gün bile gecikilmemelidir.
• Bazı kadınlarda özellikle kullanımın ilk 3 ayında bulantı, ara kanaması, lekelenme, memelerde dolgunluk ve 1-2 kilo artışı yapabilir. Bu belirtiler 3 ayın sonunda tamamen geçer.
• Bu iğnelerle birlikte bazı ilaçlar kullanılmamalıdır. Bu ilaçlar etkisini azaltarak gebeliğe neden olabilir Eğer düzenli ilaç kullanılıyorsa mutlaka hekime danışılarak kullanılan ilaçların iğnelerle birlikte kullanılıp kullanılmayacağı öğrenilmelidir.

Kullanılmaması Gereken Durumlar

• Adetleri düzensiz olanlar (düzensizliğin nedeni belirleninceye kadar)
• Şeker hastaları
• Karaciğer bozukluğu olanlar (siroz, sarılık gibi)
• Tansiyonu yüksek olanlar
• Damar tıkanıklığı, bacaklarında kızarıklık, şişme ve ağrı ile belirti veren damar hastalığı olanlar
• Özellikle bulantı, kusma ile birlikte şiddetli baş ağrıları olanlar kullanmamalıdır.

Doğum Kontrol Hapları

Doğum kontrol hapları, normalde kadın vücudunda bulunan dişilik hormonlarını içeren ve kullanıldığı sürece gebeliği önleyen, etkili, kullanımı kolay ilaçlardır. Doğru kullanıldıklarında, doğum kontrol haplarının etkinliği yüzde 99.9’dur. Bu da, hamile kalma olasılığının hemen hemen hiç olmaması demektir.

Doğum kontrol haplarının gebeliği önleme dışındaki faydaları nelerdir?

Doğum kontrol hapları son derece etkili, kullanımı kolay, etki ve yan etkileri çok iyi incelenmiş ilaçlardır.

Doğum kontrol hapları, adet öncesi gerginlik ve ağrılı adet şikayetlerini azaltır, adet kanamaları miktarca daha az, daha kısa ve düzenli hale gelir, bunun sonucu olarak, demir eksikliğine bağlı kansızlık gelişme sıklığı azalır.

Ayrıca, doğum kontrol hapları, dış gebelik gelişme sıklığını, yumurtalıklarda ve memede kist oluşumunu, rahim ve yumurtalık kanseri risklerini azaltır. Çoğu kez sivilcelerde düzelme görülür. Osteoporoz denen kemik erimesi riskini azaltır. Romatoid artriti azaltır.

Yan etkileri

Hap kullanımı sırasında olabilecek yan etkiler nelerdir, hangi durumlar beni rahatsız edebilir?

Hap kullanımı ile ilk üç ayda oluşan yan etkiler bulantı, kusma, baş dönmesi, başağrısı, ara kanaması, memelerde duyarlılık ve vücutta şişkinlik hissidir. Bu yan etkiler geçicidir, üç dört ay içinde hafifleyerek kaybolmaları beklenir. Bu gibi durumlarda, hapı bırakmak yerine doktorunuza danışmak en iyi çözümdür.

Hap kullanırken doktora danışmam gereken durumlar nelerdir?

Şiddetli karın ağrısı, uyluk ya da bacak ağrısı olduğunda; şiddetli göğüs ağrısı veya nefes darlığı geliştiğinde; şiddetli başağrısı, ani görme kaybı ya da bulanık görme veya konuşma bozukluğu ortaya çıktığında, gebelik şüphesinde ya da depresyon, sarılık veya memede kitle geliştiğinde hemen bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.

Nasıl kullanmalıyım?

Doğum kontrol hapı kullanmaya karar verdim, nasıl başlamalıyım?

Hiç hap kullanmadıysanız ya da birkaç ay ara verdiyseniz, adet kanamanızı beklemeniz ve adet kanamasının ilk günü paketin ilk hapını almanız gerekir.

Doğum kontrol hapı kullanmaya başladım, nasıl devam etmeliyim?

Her gün bir tablet alarak paketi bitirmeli ve yedi gün hap kullanmaya ara vermelisiniz. Hap almadığınız bu dönemde adetiniz başlayacaktır. Adet görmeyebilirsiniz, hapı düzenli kullandığınızdan eminseniz telaşlanmayın. Adet kanamanız nasıl olursa olsun bir sonraki kutuya yedi günlük aranın sonunda başlamalısınız.

Hap almayı unuttuğum zamanlarda ne yapmamı önerirsiniz?

Hapı unuttuğunuzu farkettiğinizde hemen bir tablet almanız gerekir. 12 saatten daha fazla gecikme yoksa koruyuculuk devam edeceğinden problem yok demektir. Ancak hapı unuttuğunuzu 12 saatten daha sonra fark ettiyseniz unutulan hapı hatırladığınız an yutmalı, o günün hapını da normal zamanında almalısınız. Bu durumda koruyuculuk tam olmayacağından bir sonraki adet kanamasına dek ek doğum kontrol önlemi uygulamalısınız.

Zaman zaman hap kullanmayı bırakmalı mıyım?

Hayır, tıbbi nedenler olmadıkça ara vermeniz gerekmez.

Peki ya kimlerin doğum kontrol haplarını kullanmaları sakıncalıdır?

Gebeler ya da gebelik şüphesi olanlar; kalp damar sistemine ve beyin damarlarına ait hastalığı bulunanlar; damarın pıhtı ile tıkandığı hastalığı aktif olarak geçirmekte olanlar ile daha önce geçirmiş olanlar; aktif karaciğer hastalığı bulunanlar; kadın organlarına ait kanser veya meme kanseri bulunanlar doğum kontrol haplarını kullanmamalıdır.

Özel durumlarda doğum kontrol haplarının kullanımı

Yakında evlenecek kişiler doğum kontrol haplarını nasıl kullanmalıdır?

Doğum kontrol yöntemi olarak hap kullanmayı planlıyorsanız, evlenmeden en az bir ay önceki adetinizin ilk günü hap almaya başlamalısınız.

Kusma ve ishal durumlarında ne yapılması gerekir?

Hapı aldıktan sonraki 3-4 saat içindeki kusmalar ve ciddi ishaller hapın emilimini önlediği için koruyucu etkinliğini azaltabilir. Bu durumda son tableti başka bir kutudan tamamlayıp diğer tabletleri zamanında alarak devam etmelisiniz. 12 saatten çok süren kusma ve ishal durumlarında doktorunuza danışmalısınız.

Doğum sonrası ve süt verme döneminde hap kullanımı nasıl olmalıdır?

Çocuğunuzu emziriyorsanız hap kullanmayı bebek altı aylık oluncaya dek ertelemelisiniz. Emzirmiyorsanız doğumdan sonraki ilk adet kanamasının birinci günü doktorunuza danışarak hap kullanmaya başlayabilirsiniz.

Düşük ve kürtajlardan sonra hap kullanmaya nasıl başlanmalıdır?

Gebeliğin üçüncü ayından önceki düşük ve kürtajlarda tıbbi bir engel yoksa doktorunuza danışarak hemen hapa başlanabilir.

Gebe kalmaya karar verdiğimde ne yapmalıyım?

Kullandığınız paketi sonuna kadar tamamlayıp hap almayı bırakmanız yeterlidir. Hamile kalma yeteneğinizi hemen kazanırsınız.

Doğum kontrol hapı kullanırken sigara içebilir miyim?

Sigara kalp hastalıkları için bir risk faktörüdür. 35 yaşından sonra hapa devam edilecekse sigaranın bırakılması önerilir.

Merak ettikleriniz

Haplar kilo almaya neden olur mu?

Özellikle düşük miktarlarda hormon içeren hapların kiloda değişikliğe neden olmadığı saptanmıştır.

Doğum kontrol haplarının sivilceye olan etkisi nasıldır?

Yapılan araştırmalar doğum kontrol haplarının çoğu kez sivilceyi olumlu yönde etkilediğini belirtmektedir.

Doğum kontrol hapları adet kanamamı etkiler mi?

Hap kullanımı sırasında görülen adet kanaması normale göre daha hafif ve daha kısa sürelidir.

Hap kullanırken ara kanamalar olağan mıdır?

Evet. Hapı ilk kullandığınız zamanlarda normal adet kanaması dışında lekelenme tarzında ya da daha şiddetli düzensiz kanamalar görülebilir. Hapı normal olarak almaya devam etmek gerekir. Bu kanamalar 3-4 ay sonra kaybolur. Eğer devam ederse doktorunuza danışmanız gerekir.

Hap kanser riskini arttırır mı?

Hayır. Tersine hap kullanan kadınlarda yumurtalık ve rahim kanserinde yüzde 50 ila 60 oranında azalma olduğu ve hap kullanımına son verilse bile bu etkinin onbeş yıl boyunca devam ettiği saptanmıştır. Ayrıca yaşamlarının herhangi bir döneminde hap kullanmış kadınlarda kalınbarsak kanserine de daha az oranda rastlandığı bulunmuştur.

Hap kısırlığa neden olur mu?

Hayır, hap kısırlığa neden olmaz. Hap kullanmayı bıraktığınızda hamile kalmanız mümkündür.

Hap kalp hastalıklarına neden olur mu?

Hap ile kalp ve damar hastalıkları arasındaki ilişki değişik hormonların dozuna ve cinsine bağlıdır. Günümüzde kullanılan düşük dozlu doğum kontrol hapları ile bu risk en aza indirilmiştir. Bu tür hastalıklara eğiliminiz varsa doktora danışmanız gerekir.

Geri Çekme Yöntemi

Halk arasında bu yöntem “çekilme, “dikkatli olma”, dışarı boşama” gibi pek çok isim verilmiştir. Cinsel ilişki sırasında, erkeğin cinsel organının boşalmadan (meninin gelmesi) önce vajenden çıkarılarak meninin vajen dışına boşaltılmasına dayanan bir yöntemdir. Başarı oranı %75’dir.

Bu yöntemi kullanırken sıklıkla yapılan hata, spermlerin yalnızca ejakulasyon sıvısında (yani meni sıvısında) bulunduğunun sanılmasıdır. Halbuki ejakülasyon öncesi dönemde penisten dışarı salınan az miktardaki şeffaf ve kaygan sıvıda da spermler az miktarda da olsa bulunmaktadırlar. Bazı durumlarda bu az sayıda spermler bile gebeliği başlatmak için yeterli olabilmektedir.

Gerçek bir birleşme olmaksızın da gebe kalmak mümkündür. Bu, oldukça düşük bir ihtimal olmasına karşın, özellikle vajinanın giriş kısmına yakın olan boşalmada, spermler ejakulasyon esnasında penisten belli bir hızla dışarı "fışkırma tarzı" atıldıklarından spermlerin bir kısmının vajinaya girmesi ve buradan genital kanalın içine doğru ilerleyerek gebeliği başlatması mümkündür.

Bu yöntemle korunan çiftlerin 1/3’ünde gebelik görüldüğü bildirilmiştir. Ayrıca, kadında ve erkekte psikolojik sorunlara yol açabilir.

Erkeklerde Tüplerin Bağlanması (Vazektomi) Do

Çiftlerin gebelikten korunmak için kullanabileceği kalıcı ve geri dönüşü olmayan bir yöntemdir. En etkili gebeliği önleyici yöntemlerden biridir. Artık daha fazla çocuk sahibi olmak istemeyen çiftler için uygundur. Eşin rızası gereklidir. Kanallar, sadece testisler (hayalar) ve meni kesesi arasında köprü görevi yaptığı için kanalların bağlanmasının boşalan sıvıda spermlerin olmamasından ve gebeliği engellenmesinden başka hiçbir etkisi yoktur.

Kısa süren bir işlem ile her iki kanal bağlanır. Böylelikle, spermlerin kanallardan geçerek meni kesesine gelmesi engellenmiş olur. Kanallarının bağlanması, erkeğin hastanede yatmasını gerektirmeyen basit bir operasyondur. Ameliyattan sonra, yeri iyileşene kadar dikkat etmekten başka yapılması gereken hiçbir şey yoktur. Erkeğin sertleşmesini, boşalmasını, meninin miktarını, rengini, cinsel istekleri ve cinsel tatmini etkilemez. İlk 20 boşalmada meni içinde hala sperm olacağı için bu sürede başka bir yöntemle (prezervatif gibi) korunulması gerekir. Yirmi boşalım sonrası mutlaka vazektomi uygulanan klinikte sperm sayımı yaptırmak gerekmektedir.
Başka çocuk isteyenler için uygun değildir. Geri dönüşü sağlayacak olan mikrocerrahide başarı şansı çok düşüktür; her yerde uygulanmaz ve pahalıdır. Nadir de olsa sperm kanalları kapatılmamış olabilir.

İlişki Sonrası Hap

Ertesi gün hapı doğum kontrol yöntemi değildir. Korumasız cinsel ilişkiden sonra, sürdürülmesi kesinlikle istenmeyen gebeliklerin, döllenmiş yumurtanın rahim yüzeyine yerleşmesinden önce önlenmesidir.
Korunmadan girilen cinsel ilişki sonrasında olabilecek istenmeyen gebeliği, ilişkiden sonraki 72 saat içerisinde alacağınız “Ertesi gün hapı” ile önleyebilirsiniz. Reçete ile satılan bu hapların fazla beklenmeden alınması gereklidir. Çünkü haplar ne kadar erken alınırsa, etkisi o kadar fazla olur.
“Ertesi gün hapı”, levonorgestrel hormonu (bir gestajen türü) içeren iki tabletten oluşur.
Son derece etkili olan bu hapın neredeyse hiçbir yan etkisi yoktur.
“Ertesi gün hapı” zamanında alındığında güvenilirlik oranı son derece yüksektir ve yaklaşık on vakanın dokuzunda istenmeyen gebeliği önler.
“Ertesi gün hapı” ne kadar erken alınırsa, etkisi o kadar fazla olacaktır.“Ertesi gün hapı”, düzenli korunma yolu olarak kullanıma uygun değildir.
Nedeni:
Doğum kontrol hapı ve spiral gibi korunma yöntemlerinin etkisi daha fazladır, kısa süre içerisinde sık sık alındığı takdirde “ertesi gün hapı”nın etkisi azalmaktadır, uzun süreli kullanımda yan etkisi diğer doğum kontrol araçlarına oranla daha fazladır ve “ertesi gün hapı” diğer doğum kontrol araçlarından daha pahalıdır.

Kadına Tüplerin Bağlanması

Uterusun sağında ve solunda birer adet olmak üzere iki adet fallop tüpü bulunur.Yandaki resimde görülmektedir.Sterilizasyon, fallop tüplerinin geçirgenliğinin cerrahi yöntemlerle kalıcı olarak bozulması işlemidir.

Tüplerin geçirgenliği yakma, bağlama ya da tüplerin etrafına halka takılması suretiyle bozulduğunda yumurta ile sperm hiçbir şekilde karşılaşamadığından gebelik ihtimali ortadan kalkar.Bu yöntem tüplerde ciddi hasar oluştuğundan tüplerin tekrar eski haline getirilmesi çok zordur.Sterilizasyon yöntemin koruyuculuk oranı %100'e yakın olmakla beraber uygulanan cerrahi işlemin niteliği (yakma veya bağlama gibi) ve bazı bireysel özellikler sebebiyle çok ender durumlarda gebelik oluşabilir. Koruma süresi ömür boyudur.Yeniden çocuk sahibi olmak istediğinde tekrar operasyon gerektirir. Tüplerin geçirgenliğinin tekrar sağlanması başarı şansları düşük ve maliyetleri yüksek operasyonlardır.

Gelişmiş ülkelerde, üreme çağındaki çiftlerin yaklaşık %24'ü doğum kontrol yöntemi olarak cerrahi sterilizasyonu seçiyor. Güvenilirliği %99.8 olan tüplerin bağlanması yönteminin kadının cinsel yaşamına ve ruh sağlığına olumsuz hiçbir etkisi yok.

Kadın Prezervatifi


İnce poliüretan malzemeden yapılmış kadın prezervatifinin görünümü iki ucu esnek halkalardan oluşan çorap gibidir. Sondaki halka kılıfı tutar ve vajinanın arkasında yer alır; ön halka ise vajinanın dışında kalır. Kılıf tüm spermi toplar ve vajinaya girmesini önler.


Dış halka cinsel ilişki sırasında vajinanın içinde bulunur; penisin prezervatifin kenarlarına kaymamasına dikkat edilmelidir.


İlk kullanımı zor gelebilir; İlişki sonrası kalkmadan önce meninin sızma yapmasını önlemek için doğru çıkarılmalıdır.


Doğru ve düzenli kullanılan kadın prezervatifi HİV virüsünün ve en yaygın olan STD'lerin bulaşma riskini en aza indirir; reçetesiz alabilirsiniz.


Eğer sizin ya da partnerinizin latex'e alerjisi varsa, polüretan prezervatif bunun için iyi bir alternatiftir.Normal kullanımda bir yılda 100 kadından 21'i hamile kalmakta; hatasız kullanımda bir yılda 100 kadından 5'i hamile kalmaktadır.

Spiral (ria)

Rahim İçi Araç (Spiral)

Değişik şekil ve boyutlarda olabilen rahim içi araçlar, saf plastik veya bakırlı olabilir. Uzun bir süre için gebelikten korur. Bakır Rahim İçi Araçlar 10 yıldan fazla; progestorone Rahim İçi Araçlar bir yıl korur.Son zamanlarda hormon salan tipleride üretilmiştir. Adet kanamasının 3. veya 4. günü rahme yerleştirilmelidir. Bu dönemde rahim ağzı açıktır, kasılmalara bağlı ağrı azdır, ve gebelik riski yoktur. Eğer vajinal enfeksiyon varsa uygulama tedaviden sonra yapılır.

Jinekolojik muayene sonrasında vajen antiseptik solüsyonla temizlenir, rahim boynu serbestleştirilerek rahmin büyüklüğü ölçülür ve uygun büyüklükteki rahim içi araç yerleştirilir. HIV'i içeren STD'lerin bulaşmasını engellemez. İçerdiği bazı yan etkiler; regl zamanlarında düzensizlik, ağır regl dönemleri ve kramplarda artmadır. Kadın hastalıklarına karşı korunmasız ise daha sonra kısırlığa yol açabilir. PID olma riskini taşır.

Olumlu Yönleri

• Gebeliği önlemede etkili bir yöntemdir (%99)
• Bakırlı olanlar, gebelikten 10-12 yıl boyunca etkili bir şekilde korur
• Cinsel ilişkiyi etkilemez

Olumsuz Yönleri

• Özellikle, ilk 3 ayda adet günü sayısını ve kanama miktarını 2 katına kadar arttırabilir. Bu durum, daha sonra normale döner.
• Adet döneminde ağrı olabilir. Bunun için ağrı kesici kullanılabilir.
• Cinsel yolla bulaşan hastalık riski olanlar için uygun değildir.
• Rahimden hazneye doğru kayabilir. Özellikle haznesinin içini yıkayanlarda sıklıkla görülen bir durumdur. Eğer yerinden oynarsa koruyuculuğu azalır.

Kullanılmaması Gereken Durumlar

• Son 3 ay içinde veya halen rahim ağzında, rahimde veya tüplerinde iltihap/yara olan kişilere uygulanamaz.
• Birden fazla kişi ile cinsel ilişkisi olanlara uygun değildir. Bu kişilerin kesinlikle kondom kullanması gerekir.
• Düzensiz adet kanamaları olanlar
• Adet kanamaları 7 gün ve daha uzun sürenler
• Bir adet kanaması döneminde (tamamen ıslanmış) 10 ped/bez değiştirenler
• Adet dönemlerinde ağrısı fazla olanlar
• Kansızlığı olanlar
• Doğuştan üreme organlarında şekil bozukluğu olanlar

Spiral (RİA) yada halk arasında yaygın şekilde kullanılan adıyla rahim içi araç tüm dünyada en fazla tercih edilen geri dönüşümlü doğum kontrol yöntemidir.
Rahim içi araç geri dönebilir doğum kontrolü sağlayan ve ana yapısı kıvrılabilir polietilen olan küçük bir araçtır. Yapısı T harfine benzer. Polietilen gövde üzerinde bakır tel sarılıdır. Bu bakır zaman içinde yavaş yavaş salınarak RİA'nın etki mekanizmalarından birini oluşturur. Günümüzde kullanılan modern spirallerlerin önerilen kullanım süreleri değişkendir. Üretici firmalar 3 yıl ile 8 yıl arasında değişen kullanım süreleri belirtmekle birlikte yapılan klinik deneysel çalışmalarda bunların hemen hepsinin 10 yıl süreyle sorunsuz kullanılabileceği gösterilmiştir.
Temel yapı T şeklinde olmakla birlikte piyasada değişik marka ve yapılarda pek çok RİA bulunmaktadır. Bunların etkinlik açısından birbirlerine üstünlükleri yoktur. Toplumumuzda ithal spiral şeklinde bir tabir bulunmaktadır. Hastalar kendilerine ithal spiral takılmasını talep etmektedirler oysa Türk malı bir spiral zaten piyasada yoktur.
Yüz yıla yakın bir zamandır istenmeyen gebeliklerin engellenmesinde güvenle ve yüksek etkinlikle kullanılmasına rağmen RİA'nın gebeliği nasıl engellediği hala daha tam anlamıyla anlaşılamamıştır.
RİA tüm doğum kontrol yöntemleri içinde etkinliği en yüksek olanlardan birisidir. Koruyuculuk araç takıldığı andan itibaren başlar. Kullanımın ilk yılı içinde 1.000 kadından sadece 6-8'i istenmeyen bir hamilelikle karşı karşıya kalır. Spiralin koruyuculuğu çıkarıldığı anda biter.
Yumurtlama üzerinde bir etkisi olmadığından kişi aynı ay hamile kalabilir.
RİA'nın cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı hiçbir koruyuculuğu yoktur. Bu nedenle bu hastalıklar açısından yüksek risk grubunda olan kadınlar (birden fazla partneri olan ya da, partneri birden fazla kişi ile ilişkisi olan kadınlar) mutlaka prezervatif kullanmalıdırlar.
Nadiren RİA yerindeyken de gebelik oluşabilir. Böyle bir durumda oluşan gebeliğin düşükle sonlanma olasılığı %50'dir. Ancak gebelik fark edildiği anda spiral çıkartılırsa bu oran %25'e düşmektedir. Gebelik devam ettiği halde spiralin çıkartılmaması ise anne adayının hayatını tehdit edebilecek düzeyde ve şiddette bir enfeksiyon riskini de beraberinde taşır. Bu nedenle eğer spiralin ipi görülemiyorsa ya da ultrasonda yeri saptanamıyorsa kürtaj düşünülmesi gereken bir yaklaşım olmalıdır.Bir yılda bakır rahim içi araç kullanan 100 kadından birden azı; progestoron rahim içi araç kullanan 100 kadından 2'si hamile kalmaktadır.

Sperm Öldürücüler

Fitil, köpük, tablet ve sperm öldürücüler

Vajinal spermisitler, spermlerin servikse ulaşmadan etkisiz hale getirilmeleri için vajinaya konur. Köpük, tablet, krem şeklinde bulunurlar. Diğer doğum kontrol yöntemlerine göre etkinliği daha azdır. Etkinliğini artırmak için kondom veya diyafram ile birlikte kullanılmalıdır.

Fitil, köpük, tablet ve benzeri sperm öldürücüler, hazneye konularak erkek tohum hücrelerini öldüren kimyasal maddelerdir. Bu yöntem her kadın için uygundur.
Yöntemin güvenilirliği doğru kullanıma bağlıdır . Her cinsel ilişkide ve doğru olarak kullanıldığında koruyuculuğu yüksek (% 97) bir yöntemdir. Cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı kısmen koruyucudur. Bu maddeleri kadınlar kendileri uygular. Bu yöntemi kullananlar, her cinsel ilişkiden 15 dakika önce hazneye bir adet fitil koymalı, köpük ilişkiden sonra 6-8 saat haznede kalmalı, hazne temizliği daha sonra yapılmalıdır. Her cinsel ilişkide yeni bir fitil uygulanmalıdır.

Prezervatif

Poliüretan veya latex prezervatif erkek cinsel organını kaplar ve spermi toplar Bu sayede spermin kadın vajinasına girmesini önler.

Olumlu Yönleri

Gebeliği önlemede etkili bir yöntemdir. Doğru kullanıldığında, gebeliği %90-95 önler. Eğer beraberinde, spermisit denen krem, köpük, tablet şeklinde olan Erkek Döl Hücrelerini Öldüren Tablet ve fitiller kullanılırsa etkililiği %99’a çıkar.

Erken boşalmayı önler.

AIDS, bel soğukluğu, frengi gibi cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara karşı her iki cinsel eşi de korur.

Kadınları rahim ağzı kanserine karşı korur.
Olumsuz Yönleri
Cinsel ilişkiyi kesintiye uğratır
Nasıl Kullanılır?
Penis setleştikten sonra, vajene hiç temas etmeden takılır.
Kondomun ucunda 1-2 cm. kadar bir boşluk bırakılır. Erkek boşaldığında, meni bu boşluğa dolar, Eğer boşluk bırakılmazsa, kondom yırtılabilir.
Kondom sertleşme kaybolmadan çıkarılmalıdır.
Çıkarıldıktan sonra, mutlaka delik veya sızıntı olup olmadığı kontrol edilmelidir. Eğer böyle bir durum söz konusu ise, hemen bir sağlık kuruluşuna başvurulması gerekir. İlk 72 saatte başvurulursa, gebelik oluşmadan engellenebilir.
Her kondom sadece bir kere kullanılır. Her cinsel ilişkide, yeni bir kondom kullanılmalıdır.
Kondomlar sıcak ve nemli yerlerde saklanmamalıdır. Güneş ışığında bırakılmamalıdır. Bu durumlarda, yırtılma olasılığı artar. Bazen gözle görülemeyecek kadar küçük delikler oluşur. Bu da gebeliğe neden olur.
Üzerindeki tarih, üretim tarihidir. Son kullanma tarihi, üretim tarihinden 5 yıl sonradır.
Kondom kullanırken kayganlaştırmak için vazelin ve yağlı tablet ve fitiller kullanılmaması gerekir. Bunlar da kondomun yırtılmasına neden olabilir. Özel su bazlı tablet ve fitiller (KY jeli gibi) kullanılabilir.
Kullanılmaması Gereken durumlar
Eğer kadın ya da erkeğin kauçuk alerjisi varsa kullanılmamalıdır. Bu çok nadir görülen bir durumdur.Normal kullanımda bir yılda 100 kadından 14'ü hamile kalmakta; hatasız kullanımda bir yılda 100 kadından 3'ü hamile kalmaktadır.

Vajinal Duş

Vajinal duş, vajinal akıntı ya da diğer maddeleri temizlemek için vajina içini basınçlı su ya da başka bir sıvı ile yıkamak anlamına gelir. Vajinal duş için kullanılan çeşitli parfümlü materyal ya da ilaç da mevcuttur.

Birçok kadın cinsel ilişkiden sonra vajeni su ile yıkamanın gebeliği önlediğine inanır. Bu tamamen etkisiz bir yöntemdir, çünkü erkeğin boşalması sırasında, spermler birkaç saniye içinde rahme geçebilirler. Gebelikten korunmak amacıyla asla kullanılmamalıdır.

Adet kanaması sonrası vajinada kalan kanı temizlemek için ve cinsel ilişki sonrası hamile kalmamak ya da cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı korunmak için ,vajinal kokuları azaltmak için vajinal duş kullanılır. Vajina bölgesinde kötü koku olan kadınlar mutlaka doktora başvurmalıdırlar. Vajinal duş durumu düzeltmek yerine daha da kötüleşmesine neden olur.Kronik vajinal mantar enfeksiyonu, ya da kronik bakteriyel enfeksiyon varlığında tıbbi olarak içerisinde bazı özel solüsyonlar ile vajinal temizlik önerebilirler. Bu amaçla yapılacak olan vajinal duş yalnızca doktorunuzun önerisiyle ve onun reçete edeceği solüsyonlar ile yapılmalıdır.
Vajinal duş kesinlikle sağlıklı bir yöntem değildir.Özellikle gebelikten korunmak için vajinal duş uygulaması son derece etkisiz bir yöntemdir.Vajinal duş bir kadının hamile kalma olasılığını sadece %30 oranında azaltmaktadır.

Düzenli yapılan vajinal duş kadının vajinadaki kimyasal dengesini bozarak enfeksiyonlara eğilimli hale gelmesine neden olur. Duş sırasında yeni mikroorganizmaların vajinaya girişine neden olabilir. Bu mikroplar rahim ağzı, rahim ve tüplere ulaşarak ciddi enfeksiyonlara neden olabilirler. Yapılan araştırmalar düzenli vajinal duş yapan kadınlarda çeşitli vajinal enfeksiyonlarla cinsel yolla bulaşan hastalıklara daha fazla rastlanıldığını ortaya koymaktadır.
Düzenli olarak avjinal duş yapan kadınlarda pelvik iltihabi hastalık geçirme riski %78 daha fazladır. PID uzun dönemde kısırlık ve hatta tedavi edilmediği taktirde hayati tehlikeye neden olabilen bir durumdur.

Bu nedenle rutin temizlik için düzenli vajinal duş yapılması sağlıklı değildir ve günümüzde kesinlikle önerilmemektedir. Vajinayı temizlemenin tek güvenli ve sağlıklı yolu vajinanın kendi kendini temizlemesine izin vermektir. Vajinadaki kimyasal denge çok hassastır ve bu dengedeki küçük sapmalar ciddi olumsuz etkilere neden olabilmektedir.Vajinal duş bir doğum kontrol yöntemi değildir ve cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı koruyucu değildir.

Acil Durumlar

Gebelik istenmediği halde korunmasız cinsel ilişki (tecavüz gibi durumlar dahil olmak üzere) meydana gelmişse ya da gebeliği önleyici yöntemlerin yanlış kullanılması durumlarında (örneğin, kondomun doğru zamanda takılmaması veya yırtılması gibi) bir sağlık kuruluşuna ilk 72 saatte başvurulursa gebelik engellenebilir.

Doğal Yöntemler

Bu yöntemler, gebeliği önlemekten daha çok gebeliğin meydan gelmesi için kullanılır. Çünkü gebeliği önleme oranı yüksek değildir. Ancak, gebe kalınması ve bebeğin dünyaya gelmesi sorun olmayacak çiftler tarafından da gebeliği önlenme amacı ile kullanılabilir.

Bu yöntemleri kullanmaya karar veren çiftlerin öncelikle bir hekime başvurması gerekmektedir. Kadının adetlerinin çok düzenli olmasının yanında günlük kayıtlarla bazı belirtilerin kaydedilmesi ve gebe kalma olasılığının yüksek olduğu günlerde cinsel ilişkiye girilmemesi esasına dayanır.

Doğal aile planlaması yöntemleri şunlardır ( yöntemler hakkında sadece kısa bilgi verilmiştir. Bu bilgilerle bu yöntemlerin uygulanması mümkün değildir):

1. Takvim yöntemi

Düzenli adetleri olan kadınlarda kaba bir hesaplama ile yumurtanın tüplere atılma zamanı tahmini olarak hesaplanır. Bu dönemlerde cinsel ilişkiye girilmez. Gebe kalma olasılığı yüksektir.

2. Bazal vücut ısısı yöntemi

Düzenli olarak her sabah vücut ısısı ölçülerek yumurtanın tüplere atılma zamanı tahmin edilir. Gebe kalma olasılığı yüksektir.

3. Servikal palpasyon yöntemi

Düzenli olarak her gün kadın elini vajenin içine sokarak rahim ağzına dokunur. Rahim ağzında meydan gelen değişikliklere göre yumurtanın tüplere atılma zamanı tahmin edilir. Bu dönemlerde cinsel ilişkiye girilmez. Gebe kalma olasılığı yüksektir.

4. Servikal mukus yöntemi

Düzenli olarak her gün kadın elini vajenin içine sokarak salgılanan sıvısını kontrol eder. Sıvıda meydana gelen değişikliklere göre yumurtanın tüplere atılma zamanı tahmin edilir. Bu dönemlerde cinsel ilişkiye girilmez. Gebe kalma olasılığı yüksektir.

5. Semptotermal yöntem

Kadının hem vücut ısısını ölçmesi hem de vajendeki salgılanan sıvıları veya rahim ağzını kontrol ederek meydan gelen değişikliklere göre yumurtanın tüplere atılma zamanı tahmin etmeye çalışmasıdır. Bu dönemlerde cinsel ilişkiye girilmez. Gebe kalma olasılığı yüksektir.

ŞEBNEM FERAH - SİGARA

on 12 Haziran 2008 Perşembe

İlgili aramalar: müzik - Şebnem ferah - sİgara -  sebnem -  ferah -  sigara -  rock

şebnem ferah-perdeler

türkiye isviçre maçı

İlgili aramalar: spor - türkiye isviçre maçı -  spor -  futbol -  milli -  mac

şebnem ferah sil baştan

arka sıradakıler

İlgili aramalar: tv - arka sıradakıler -  arka -  sıradakıler -  lise

Ebru Gundeş

İlgili aramalar: video - izlesene ebru gundes -  ebru -  gundes -  tv -  sov

ferhat göçer cennet

İlgili aramalar: müzik - ferhat göçer cennet -  ferhat -  gocer -  cennet

nil karaibrahimgil - bu mudur

komik

İlgili aramalar: komik - komık -  komik -  komık -  komık

yalancı yarim barış akarsu ' dan bana esmeyi anlat

AVRUPA YAKASI 2006-2007 DİZİ REMİXORJİNAL

İlgili aramalar: amatör - avrupa yakasi -  gaffur -  burhan -  avrupa -  yakasi -  dizi -  muzigi -  makbule -  gulse -  birsel -  ata -  demirer -  altintop -  sarp

gaffur

İlgili aramalar: amatör - gaffur -  gaffur,

varmısın yokmusun burhan altıntop

varmısın yokmusun

İlgili aramalar: amatör - varmısın yokmusun -  varmısın -  yokmusun -  acun -  

Varmısın Yokmusun Emin'in Gafı - Jigolosun Mevlüt

arka sokaklar

İlgili aramalar: tv - arka sokaklar -  arka -  sokaklar

Kene

Sağlık Bakanlığı'ndan, kenenin vücuttan nasıl uzaklaştırılacağını gösteren eğitim videosu

0130lgili aramalar: haber - izlesene kene -  kene -  saglik

Kene

İlgili aramalar: haber - izlesene kene -  kene -  saglik

Knight Online

0130lgili aramalar: oyun - knight online -  knight -  online -  oyun

spiderman3 oyunu

Spiderman 3 fragman

roberto carlostan müthiş goller

kakanin müthiş golü yeni

ronaldinho

İlgili aramalar: spor - ronaldİnho -  ronaldinho

efsane fenerbahçemizin efsane futbolcuları